Buna karşı gelebilirdim ve yaptığım işleri lütufkâr ve müşfik bir şekilde onaylayan majesteleriyle görüşmek istediğimi söyleyebilirdim. Bunu yapmadım. Elli sekiz yaşındaki bir insan artık rica edip yalvarmaz. Bunu anlayacağınızı umuyorum."
Okumaya devam etmeden önce tekrar bir an duraksadı. "Neredeyse kırk yıldır asker olarak imparatorluğun hizmetindeydim. Bu yüzden askerin ilk görevinin itaat etmek olduğunu biliyorum. Disiplini korumak, onaylamasak da haksız bulsak da verilen her emre uymak zorunda olduğumuzu da biliyorum. Eleştirmeye hakkımız yoktur, ben de bunu yapmayacağım. Ama siz çocuklarıma gerçekte ne olduğunu anlatmak istiyorum ki benim hakkımda tereddüde düşmeyin ve benim görevimi layığıyla yapmadığımı düşünmeyin; elbette bunlar kesinlikle aramızda kalacak. Sizin de bildiğiniz gibi yıllardır dış ülkelerdeki olası düşmanların ordu güçleri ve donanımlarının hesaplamalarıyla ilgileniyorum, bu alanda emin olmak ne kadar mümkünse, ben de yaptığım işlerden o kadar emindim. Her ne kadar üstlerim bunların gereksiz ve belirleyici olmadığını düşünseler de ben bu hesaplamaların ve karşılaştırmaların sonuçlarını üslerimden asla gizlemedim. Özellikle Genelkurmaydın geri kalanı ve Savunma Bakanlığı'nın aksine Balkan ülkelerinin taktik alandaki ve malzemeler konusundaki üstünlüğüne dikkat çektim ki bu ülkeler kuşkusuz şimdi Türklere karşı silahlanıyorlar, ayrıca bazı noktalarda da kendi silahlanmamızın yetersizliklerini de dile getirdim: uzun bir sefer gibi görülmesi gereken Balkan Savaşı'nda mermi tüketiminin mevcudun yedi katı olacağı sonucuna ulaştım; benim bu konudaki çalışmalarım yıllar içerisinde gereksiz dosyaların arasında kaybettirilmiş. Bu çalışmaların küçük görülmesine ve baştan savılmalarına alışkındım; bu konuda kararlı olmam gerektiğini biliyordum, bu nedenle kesin ve doğru bilgiler vermeye devam ettim, çünkü görevimi bir ödül uğruna yapmıyordum. Bu yaz manevralarında, bu manevralar hakkında şahsi görüşümü almak isteyen veliaht imparator ekselanslarıyla uzun bir sohbete dahil edildim ve üstlerime karşı disiplinim izin verdiği ölçüde açık sözlü konuştum. İmparator ekselansları çok ilgili göründü ve ardından iki kez de Konopişte sarayında huzurlarına davet edildim; birçok şeyin yanı sıra istatistiksel tespitlerimin olası uluslararası bir çatışmada şansımızı değerlendirmeye temel oluşturup oluşturmayacağını sordu ve ben de inandığım üzere bunu evet diye yanıtladım, çünkü ben yıllardır saatlerimi bu iş için oyun olsun diye harcamamıştım, bilakis tehlike anında vatanıma hizmet edebilmek için yapmıştım bunu. İmparator ekselansları kendisi için böyle özel bir doküman hazırlayıp hazırlayamayacağımı sordu ve ben de bu dokümanı yalnızca kendisinin görmesi ve kendine saklaması şartıyla ki bunun sözünü verdi, kabul ettim. Ben..." Schuhmeister şimdi daha yüksek sesle ve hararetle okuyordu, "dört hafta boyunca bu doküman üzerinde çalıştım ve bunu yaparken de vicdanım ve hesaplamalarım doğrultusunda dürüsttüm. Hepimizin kaderinin çözülmez şekilde bağlı olduğu imparatorluğumuzun müstakbel hükümdarı mademki konuyla ilgileniyordu, ben de endişelerimi gizleme gereği duymadım ve uluslararası bir çatışmada özellikle topçu birliğinin yetersizliğinin bizi ağır tehditlerle karşı karşıya bırakacağını söyledim ve Genelkurmay'ın Rus ordusunun savaşa hazır olacağını hesapladığı gün sayısını neredeyse yarıya indirdim. İmparator ekselansları çalışmamı bizzat kendisi benden aldı ve dokümanı yalnızca kendisinin inceleyeceği sözünü tekrarladı; ancak birkaç ay sonra bazı iğneli sözlerden ve aynı zamanda ordu gazetesinde benim istatiksel bilgilerime karşı saldırılardan notlarımın herkesçe bilindiğini anladım, nasıl öğrendikleri hakkında fikir yürütmek, tahminde bulunmak, tartışmak beni aşar, bu yüzden bu bilgilerin rakiplerimin eline nasıl geçtiği hakkında da herhangi bir yorum yapmayacağım; ihraç edilmem bunun kaçınılmaz sonucundan başka bir şey değil. Siz çocuklarıma şimdi şunu söylüyorum: Yaptığım hiçbir şeyden pişmanlık duymuyorum ve imparator ekselanslarına ulaştırdığım ve kanımca fevkalade endişe verici sözlerimin arkasındayım. Bu siyasi ve askeri kanadın düşündüğünün aksine çok daha büyük tehlike altında olan monarşimizin iyiliği içindi. Keşke ben haksız olsam! O zaman bana haksızlık edilmiş olmasının hiçbir önemi olmazdı."
Yarbay bir ara verdi, bir yudum su içip yazılı kâğıtlardan birini kenara koyduktan sonra yenisini aldı. "Evet, bu ilk konuydu. Şimdi gelelim bana. Umarım sizden belirsiz bir süre için ayrı kalmamı anlayışla karşılarsınız. Çok meşgul olduğum için sizinle fazla zaman geçiremedim, ama beni tanıdığınız kadarıyla ihraç edilmiş bir subay, baştan savılmış bir emekli olarak eski iş arkadaşlarımın bana tepeden, acıyarak bakmalarına izin vermeyeceğimi biliyorsunuz. Elli sekiz yaşında sivil kıyafet giymek istemiyorum, ne kahvede ne de berberde. Sizler de beni buralarda sivil kıyafetlerle dolaşırken göremeyeceksiniz; ayrıca artık bana ait olmayan bir unvanla hitap edilmesini istemiyorum. Kimse de bunu yapmamalı. Kendime ne hürmet ettiririm, ne acınmasına izin veririm ne de kendimi sorguya çektiririm.
1 comment