Robinson'la konuşurken duyduğum şeyleri kastediyorsun; sana bahsetmedim mi? Mr. Robinson ona bizim Meryton balolarını nasıl bulduğunu, odada pek çok güzel kadın olduğunu düşünüp düşünmediğini, en çok hangisini beğendiğini sordu, o da son soruya hemen cevap verdi –Aa! Miss. Bennet şüphesiz, kimse aksini söyleyemez."
"Vay canına! –Evet, bu gayet açıkmış cidden –öyle görünüyor ki sanki –ama yine de bütün bunlar bir yere varmayabilir."
"Benim işittiklerim seninkilerden daha anlamlı, Eliza," dedi Charlotte. "Mr. Darcy arkadaşı kadar kulak verilecek biri değil, değil mi? –Zavallı Eliza! –ona zor katlanılır."
"Lütfen Lizzy'nin aklına girme, o adamın terbiyesizliğini kafasına takmasın; öyle sevimsiz bir adam ki onun tarafından beğenilmek tam bir talihsizlik olurdu. Mrs. Long dün gece bana yarım saat yanında oturup bir kere bile ağzını açmadığını söyledi."
"Emin misiniz, hanımefendi? –ufak bir hata yok mu?" dedi Jane. "Mr. Darcy'nin onunla konuştuğunu açıkça gördüm."
"Öyle –çünkü sonunda ona Netherfield'i nasıl bulduğunu sordu, o da mecburen cevap verdi; ama kendisiyle konuşuldu diye çok kızmış gibiydi dedi."
"Miss. Bingley bana onun yakın tanıdıkları arasında değilse konuşmadığını söyledi," dedi Jane. "Tanıdıklarıyla olunca gayet canayakın biriymiş."
"Tek kelimesine inanmıyorum, şekerim. O kadar canayakın olsaydı Mrs. Long'la konuşurdu. Nasıl olduğunu tahmin edebiliyorum; herkes onun gurur delisi olduğunu söylüyor; galiba Mrs. Long'un arabası olmadığını, baloya kiralık faytonla geldiğini duymuş."
"Mrs. Long'la konuşmaması umurumda değil," dedi Miss. Lucas, "ama keşke Eliza'yla dans etmiş olsaydı."
"Bir dahaki sefere, Lizzy," dedi annesi, "yerinde olsam ben de onunla dans etmem."
"İnanıyorum ki, hanımefendi, onunla asla dans etmeyeceğime rahatlıkla söz verebilirim."
"Adamın gururu," dedi Miss. Lucas, "beni o kadar rahatsız etmiyor, çünkü bir açıklaması var. Ailesi ve serveti olan, o kadar yakışıklı, her şeyi tamam bir gencin kendine değer vermesinde şaşılacak bir şey yok. Gururlu olmaya hakkı var diyebilirim."
"Bu çok doğru," diye cevapladı Elizabeth, "ben de gururunu kolayca affedebilirdim, benim gururumu yaralamasaydı."
"Gurur," diye gözlemde bulundu Mary, her zamanki gibi fikirlerinin sağlamlığıyla övünç duyarak, "bence çok yaygın bir kusurdur. Okuduğum onca şeyden sonra şuna inandım ki gerçekten çok yaygın; insan doğası gurura bilhassa eğilimli; o ya da bu gerçek ya da hayali bir özellikten ötürü kendinden memnuniyet duymayan pek az kişi vardır. Gurur ve gösteriş farklı şeyler, ama sık sık aynı anlamda kullanılıyorlar. İnsan gösteriş düşkünü olmadan gururlu olabilir. Gurur daha çok kendimizle ilgili görüşümüze bağlıdır, gösteriş ise bizim hakkımızda başkalarına ne düşündürtmek istediğimize."
"Mr. Darcy kadar zengin olsaydım," diye haykırdı ablalarıyla gelen Lucaslar'ın oğullarından biri, "ne kadar gururlu olduğuma aldırmazdım. Tazı sürüsü besler, her gün bir şişe şarap içerdim."
"O zaman gereğinden çok içerdin," dedi Mrs. Bennet; "ben de gördüğüm an şişeyi elinden alırdım."
Oğlan alamazdın diye itiraz etti; Mrs. Bennet alırdım demeye devam etti ve tartışma ancak ziyaretle birlikte bitti.
Bölüm VI
Longbourn'lu hanımlar hemen Netherfield'i ziyaret ettiler. Ziyaret usulünce iade edildi. Miss.
1 comment