Oysa Regan plan yapamaz, ama kardeşinin ne düşündüğünü anlayıp öyle hareket eder. Yöneten Goneril'dir. Ne yapılacağını yazılı olarak bildiren odur ve kötülük konusunda patron odur. İleride ortaya çıkacak zorlukları sezen de yine odur. Goneril sürekli hareket halindedir. Göz önündedir. Regan ise onu gölge gibi izler ve zamanı geldiğinde, Goneril'den daha korkunç bir biçimde zehrini akıtır.

Albany Dükü ile Cornwall Dükü[27] de birbirleriyle karşıtlanmışlardır. Albany genellikle yumuşak, nazik, merhametli ve adildir. Oyunun başında, karısı Goneril'in yaptıklarını kavramakta geç kalmış, ama anlayınca da inisiyatifi eline geçirmeye çalışmıştır. Biraz geç hareket etmiş olsa da bazı araştırmaların belirttiği gibi pısırık ve korkak değildir, ancak hırslı da değildir. Kral Lear döndüğünde, onun için hemen tahttan feragat eder. Albany'nin birçok niteliği vardır. Ne ki bu olumluluk, onun özellikle başlarda pasif durmuş olmasıyla gölgelenir. Biraz kararsızdır, işler son kertesine varmadan harekete geçmez. Cornwall ise onun zıddıdır, Regan canavarına tıpatıp uymuş bir adamdır. Hiçbir şeye karşı saygısı olmayan, kolayca işkence yapıp, cinayet işleyebilen, acımasız, hatta sadist bir figürdür. Bir tek olumlu yanı yoktur, eğer çok aranırsa belki kararlı oluşu ve cesareti olumlu olarak belirtilebilir. Ancak bu kararlılık da kötülük adına olduğundan bu da olumlu bir yan sayılmayabilir. Oyunun olumsuz kişilerinden "sırıtkan serseri" Oswald bile, efendisine bağlılığı ile kendisi için bir olumlu puan alabilir. Cornwall, Lear'e küstahça davranır, Lear'in elçisi durumunda olan Kent'i tomruğa vurdurarak Lear'e hakaret eder. Gloucester'ın gözlerini kendi elleriyle oyar. Cornwall, ortaçağ engizisyonunun ve Elizabeth dönemi sadizminin bir temsilcisidir.

Gloucester iyi bir insan olmasına karşın biraz havai ve zayıftır. Tutarsız kişilerin özelliklerini kuşanmıştır. Lear, Cordelia'yı reddettiğinde, hiç ses çıkarmaz ama Cornwall, Kent'i tomruğa vurduğunda, bunun kral için bir hakaret olacağını söyleyecek cesareti bulur. Ondan sonra da, yine kral ile Regan ve Cornwall'ın arasını bulmak için küçük de olsa bir çaba gösterir. Fransız ordusunun İngiltere'ye ayak bastığını öğrenmeden Lear'in yanında yer aldığını gösterecek bir hareket yapmaz, bu açıdan bir oportünisttir. En olumlu yanı oğullarına olan sevgisidir, ama o da Lear gibi, onları anlamak için çaba göstermemiştir.

Edmund tam anlamıyla kötülüğün simgesi olan bir serüvencidir. Önce Edgar'ın hakkı olan toprakları ele geçirmek ister, bunu başardığını sandıktan sonra gözü daha yükseklere, Britanya tahtına yönelir. Sevgi, dostluk, bağlılık onun için saçma sapan şeylerdir. Kendi amaçları için herkesi kullanır.