III. Richard'ın fiziksel kusurundan gelen olumsuz yan,
Edmund'da yasadışı bir piç olmasıyla ortaya çıkar. Elbette Edmund'un onun yasadışı bir evlat olması, onun kötülük yapması için bir neden olamaz, ama onun oyundaki bu durumu az çok seyirciyi etkiler. O, doğanın çocuğudur, tanrıçası doğadır ve hiçbir ahlak kuralı olmayan doğanın temsilcisidir, zaten toplum düzeni de kuralları ve yasalarıyla onu kabul etmemektedir. O, bu düşüncelerle planını uygulamaya koyar. Ama sonunda da tanrıların adaletini ve yenilgiyi kabul eder:
Bak işte feleğin çarkı devrini tamamladı,
Beni aynı yere getirip bıraktı.
Ayrıca Edgar'ın anlattığı şeylerden etkilenir, duygusuz değildir. Ölürken de Lear ile Cordelia'yı öldürülmek üzere gönderdiğini itiraf eder ve onlara bir şey olmadan "çabuk ve vaktinde yetişmelerini" salık verir. Edmund karakteri çok ince bir denge üzerine kuruludur. Bunca kötülük yapmış olmasına karşın, Edmund'a da acırız. Eğer yasadışı bir çocuk olmasaydı ve Gloucester'ın öz oğlu Edgar gibi, ailesiyle birlikte olsaydı (dokuz yıl dışarıda eğitim görmüştür), belki de
Edmund bu yola girmeyecekti. Onun durumunda patetik bir yön vardır. Nitekim ölmeden önce oradakilere
(...) Karakterime aykırı da olsa,
Ölmeden bir iyilikte bulunacağım buradaki dostlara,
diyerek Lear ile Cordelia'nın hapsedildikleri yeri haber verir. Edmund, kendi durumundan utanmaktadır, başkalarının yanında bir aşağılık kompleksi içindedir. Utanç ve aşağılık kompleksi suç işlemeyi davet eder. Bu tragedyada
Edmund, toplum düzeninin adaletsizliğine karşı çılgınca bir öç duygusuyla adaleti sağlayacağına inanan, başka örneği olmayan bir karakterdir.
Öbür yanda, Edgar yerinin adamıdır. Oyundaki konumu Cordelia'nın paralelindedir. O da Cordelia gibi sevecendir ve babasına bağlıdır. Hatta Cordelia gibi bağışlayıcıdır. Düelloda Edmund'u ağır yaraladıktan sonra, Edmund'un yapmış olduğu bunca kötülüğe karşın onu bağışlar. Ama bu sevecenliği ve yumuşaklığı içinde, yiğit, gözü pek ve akıllıca düşünen bir gençtir. Konuşmasından iyi eğitim görmüş, bilgili bir insan olduğu anlaşılır. Onun tek kusuru, babası gibi, Edmund'un masalını araştırıp sormadan kabul edecek saflıkta olması ve yine Cordelia gibi, kendi düşüncesini babasına söylememesidir. O soylu ve yeteneklidir, kurduğu planını adım adım, sabırla başarıya götürecek bir olgunluk içindedir.
Bir sadakat simgesi olan Kent, bize Fırtına'daki Gonzalo'yu anımsatır. Kent, bu İtalyan beyzadesinden daha kaba, ama ondan daha güçlü ve daha felsefi bir yapıya sahiptir. O ve Edgar kötülüğe karşı zafer kazanan iyiliğin temsilcileridirler. Kent'in kendine özgü –biraz kaba çizgili de olsa– bir esprisi ve mizah gücü vardır. Yaşına karşın, uşak kılığına girip kendini tanıtmadan Lear'i adım adım izleyip ona yardımcı olmaya çalışması, onun buradaki en önemli özelliğidir. Soylu olmasına karşın, tanınmamak için kaba saba bir uşak rolünü başarıyla götürebilecek bir zekâya ve yeteneğe sahiptir.
Bu oyunu[28] çevirirken daha önce çevirmiş olduğumuz Romeo ile Juliet ve Othello'da olduğu gibi, Kittredge ile Alexander'ın[29] metinleriyle, bir de buna ek olarak A. W. Verity'nin King Lear metniyle çalıştık.
1 comment