Meg'le Amy de koltuğun iki yanına yerleştiler. Jo ise mektupta kendisini duygulandıran bir şey olduğunda kimse görmesin diye yüzünü koltuğun arkasına saklamıştı.
Bayan March mektubu okumaya, kızlar da onu merakla dinlemeye başladılar. Mektupta, savaştaki askerlerin içini dolduran yuva özleminden, katlanılan güçlüklerden ve tehlikelerden hiç bahsetmemişti babaları. Çok neşeli ve umut yüklü bir mektuptu bu. Kamp hayatı ve savaş haberleri, canlı bir dille ve uzun uzun yazılmıştı. Yine de sonuna doğru kalbinin, kızlarının özlemiyle dolu olduğu anlaşılıyordu. Şöyle diyordu babaları: "Onlara kendilerini çok sevdiğimi söyle ve hepsini teker teker benim için öp. Gece gündüz onları düşünerek dua ettiğimi anlat. Kızlarımın sevgisi benim için en büyük kuvvettir. Onlara kavuşabilmem için aradan daha uzun yıllar geçmesi gerekiyor. Yine de bu bekleme dönemini çalışarak değerlendirebileceğimizi de unutmasınlar. Eminim dediklerimi hatırlıyor, seni hiç üzmüyor ve üzerlerine düşen görevleri yerine getiriyorlardır. Zayıflıklarıyla kahramanca çarpışarak bir gün onları yeneceklerine inanıyorum. Üstelik bunu o kadar güzel bir şekilde başaracaklar ki döndüğümde, küçük kadınlarımı her zamankinden daha çok seveceğim ve onlarla gurur duyacağım."
Mektubun burasında herkes burnunu çekmeye başlamıştı. Jo da burnunun ucundan süzülen küçük bir yaş damlasından hiç utanmamıştı. Amy o lüle lüle saçlarının karmakarışık olmasına hiç aldırmayarak yüzünü annesinin omzuna gömdü ve ağlamaya başladı.
"Ben çok bencil biriyim!" dedi. "Ama artık, babamı hayal kırıklığına uğratmamak için iyi bir insan olmaya çalışacağım."
Meg de heyecanla, "Hepimiz daha iyi olmaya çalışacağız!" diye atıldı. "Ben dış görünüşüme çok önem veriyorum. Çalışmayı da hiç sevmiyorum. Artık bu kusurlarımı düzeltmeye çalışacağım."
"Ben de babamın istediği gibi küçük bir kadın olmaya çalışacağım. Kaba davranışlarımdan vazgeçeceğim." Babası döndüğünde, Jo tam onun istediği gibi biri olmalıydı.
Kızların dördü de âdeta büyümüşler, çocukluktan çıkıp birer "küçük kadın" olmuşlardı. Yaramazlık ve hırçınlık yaptıkları günler geride kalmıştı. Onlar artık anne ve babalarının istediği gibi çalışkan, dürüst, sakin, görgülü ve sevecen, genç birer kız olacaklardı.
O sırada, "Yarın sabah yastıklarınızın altına bakmayı unutmayın çocuklar," dedi Bayan March. "Orada size yol gösterecek kitapları bulacaksınız."
İKİNCİ BÖLÜM
Noel sabahı ilk uyanan Jo oldu. Daha şafak yeni sökmüştü. Ocağın üzerinde içi hediyelerle dolu bir çorabın asılı olmadığını düşününce, bir an hayal kırıklığına uğramaktan kendini alamadı. Sonra aklına annesinin söyledikleri geldi. Elini yastığının altına sokunca kırmızı kaplı bir kitap buldu. Kitabı sevinçle göğsüne bastırarak, "En güzel hediye kitaptır!" diye mırıldandı.
Sonra "Mutlu Noeller!" diye seslenerek Meg'i uyandırdı. "Yastığının altına bak!" dedi ona da.
Meg'in yastığının altından da yeşil kaplı bir kitap çıkmıştı.
1 comment