Bayan Heloise ise ertesi gün akşam üzeri kuzeni diye tanıttığı Kont von Königstein ile birlikte Berlin’e, kocası vekilharç Bay Kunz’un yanına ulaştı. Bu sırada Elektör Prens’in buyruğuyla Kohlhaas’a idam kararı okunup zincirleri çözüldü ve Dresden’de elinden alınan tapu ve senetleri kendisine geri verildi; mahkemenin kendisine ayırdığı danışmanlar ölümünden sonra servetini ne yapmak istediğini sorunca, noter yardımıyla çocuklarının lehine bir vasiyetname yaptı ve Kohlhaasenbrücklü dostu, dürüst memuru onlara vasi olarak atadı.
Ondan sonra, son günlerini büyük bir dinginlik ve hoşnutluk içinde geçirdi; çünkü Elektör Prens’in özel bir buyruğuyla, içinde bulunduğu burç açılmış ve kentte sayısı pek çok olan arkadaşlarına gece gündüz özgürce girip çıkma izni verilmişti. Hatta Doktor Luther’in kendi eliyle yazdığı, kuşkusuz bir hayli dikkate değer olan ve şimdi ortada bulunmayan bir mektubu getiren din bilgini Jacob Freising’in, Luther’in elçisi olarak hapishaneye girmesi ve bu ruhani kişi eliyle ona yardım eden Brandenburglu iki başrahibin önünde kutsal komünyon töreninin yapılması kendisi için büyük bir avuntu olmuştu. Hakkını bizzat almak için yaptıklarının karşılığını ödeyeceği Palmarum’dan sonraki o uğursuz pazartesi gelip çattığı zaman, hâlâ onu kurtaracak Elektör Prens’in bir sözünü beklemekten umudunu kesmeyen kent halkının heyecanı pek büyüktü. Sayısı artırılan korumanlarla birlikte, iki oğlu kucağında olduğu halde (çünkü bu izni mahkemeden özellikle rica etmişti), teolog Jacob Freising tarafından, yol gösterilerek hapishanenin kapısından çıkınca, elini sıkan, esenleşen arkadaşlarının arasından Elektör Prenslik Sarayı‘nın kapıcısı yaslı bir çehreyle yanına sokulup, bir kâğıt uzattı ve onu kendisine bir kadının verdiğini söyledi. Kapıcı pek az tanıdığı bu adama garip garip bakarken, Kohlhaas kâğıdı açtı, üstündeki muma basılmış olan mühür kendisine hemen o çingeneyi anımsattı. Fakat aşağıdaki haberi okuyunca, şaşkınlık içinde kaldı: “Kohlhaas, Saksonya Elektör Prensi Berlin’dedir; erkenden idam yerine gitti. Eğer senin için bir değeri varsa, mavi ve bayaz tüylü şapkasından onu tanıyabilirsin. Buraya gelmesindeki amacını sana anlatmaya gerek yok: Sen gömüldükten sonra mezarını kazdırıp koruyucu kabı almak ve tezkereyi okumak istiyor. -Elisabeth.” Kohlhaas son derece şaşırmış bir durumda kapıcıya döndü ve ondan, tezkereyi veren bu eşi benzeri olmayan kadını tanıyıp tanımadığını sordu. Fakat kapıcı: “Kohlhaas, o kadın…” diye yanıt verdi ve sözünün ortasında garip bir biçimde durakladı; bu anda arkadan gelen halkın itmesiyle ilerleyen Kohlhaas bütün organları titreyen bu adamın ne söylediğini işitmedi. İdam yerine geldiği zaman, büyük bir insan kalabalığı arasında ve at üstünde, Brandenburg Elektör Prensi buyruğundakilerle birlikte orada hazır bulunuyordu. Yanındakiler arasında Başbakan Heinrich von Geusau; sağında idam kararının bir suretini elinde tutan İmparator’un avukatı Franz Müller; solunda Dresden Mahkemesi’nin bir kararıyla kendi avukatı, hukuk bilgini Anton Zäuner; halkın kapadığı yarım çemberin ortasında bir çıkın eşya, semizlikten parlayan ve yerinde duramayarak eşinen iki yağızla birlikte bir mübaşir vardı. Çünkü Başbakan Bay Heinrich efendisi adına Dresden’de soylu Wenzel von Tronka’ya karşı açtığı davada isteklerini tümüyle elde etmişti: Atlar, başları üzerinde bir bayrak dalgalandırılarak onurları geri verildikten sonra, onları besleyen yüzücünün elinden alınmış, soylunun adamları tarafından beslenmiş ve bunun için oluşturulan bir kurul önünde Dresden’de pazar yerinde avukata teslim edilmişlerdi. Kohlhaas korumanlarıyla kendisine doğru tepeye çıktığı sırada, Elektör Prens: “İşte Kohlhaas, bugün hakkının sana verileceği gündür! Şuraya bak! İşte Tronkenburg’da senden zorla alınan ve benim, efendin olarak sana geri vermek zorunda olduğum şeylerin hepsini geri veriyorum: Yağızlar, şal, para, çamaşırlar; hatta Mühlberg’de ölen uşağın Herse için ödence… Nasıl hoşnut musun?” dedi. Kohlhaas, kucağında bulunan çocuklarını yanına koyarken başbakanın bir işareti üzerine kendisine verilen kararnameyi şaşırarak okudu; kararnamede soylu Wenzel’in de iki yıl hapse mahkűm edildiği maddesini görünce duygularına yenilip kollarını göğsü üzerine çaprazlama kavuşturarak uzaktan Elektör Prens’in önünde dik çöktü. Kalkıp kollarını yeniden kavuşturdu ve neşeyle başbakana, yeryüzündeki en büyük isteğine kavuştuğunu söyledi; atlara yanaştı, onları iyice gözden geçirdi, narin boyunlarını okşadı ve yeniden başbakanın yanına gelerek, neşeli neşeli onları oğulları Heinrich ve Leopold’a armağan ettiğini söyledi. Başbakan Bay Heinrich von Geusau at üstünde yavaşça ona dönerek, Elektör Prens adına son isteğinin kutsal bilineceğine söz verdi ve çıkında bulunan diğer eşyalar hakkında da dilediği gibi karar vermesini istedi. Bunun üzerine Kohlhaas kalabalık arasında gördüğü Herse’nin annesini yanına çağırdı ve ona eşyaları verirken: “İşte anneciğim, bunlar senindir!” dedi, kendisine ödence olarak verilen parayı da çıkındakiler ve oradaki eşyayla birlikte, son günlerinin iyi geçmesi için, armağan olarak, ona uzattı. Elektör Prens bağırdı: “Şimdi, at tüccarı Kohlhaas! Böylece hakkın teslim edilmiş oldu. Sen de ülkesinin düzenini bozduğun için, avukatı burada bulunan haşmetli İmparator hazretlerinin hakkını teslime hazır ol!” Kohlhaas şapkasını çıkarıp yere attı, hazır olduğunu söyledi. Çocuklarını birer kez daha kaldırıp bağrına bastıktan sonra Kohlhaasenbrücklü memura verdi, memur onları dingin gözyaşları içinde, sessizce alandan uzaklaştırırken kütüğün başına geldi. Boynundaki atkıyı çözüp göğüslüğünü ancak açmıştı ki, kalabalık arasında, kendinden az uzakta, vücutlarıyla onu yarı örten iki şövalyenin ortasında şapkası mavi ve beyaz tüylü bilinen adamı gördü. Kohlhaas fırladı, çevresini saran korumanları şaşkınlığa düşüren bir atılışla birdenbire onun önüne gitti, boynundan koruyucu kabı çözdü, içinden tezkereyi aldı, açtı, okudu ve tatlı umutlara kapılmaya başlayan mavi beyaz şapkalı adamdan gözünü ayırmaksızın kâğıdı ağzına tıktı ve yuttu. Beyaz ve mavi şapkalı adam bu görünüm karşısında baygın bir durumda sarsıntılar içinde yere yıkıldı. Yanındakiler şaşkınlık içinde eğilip onu yerden kaldırırlarken Kohlhaas, idam yerine döndü, celladın baltası başını gövdesinden ayırdı.
Kohlhaas’ın öyküsü burada bitiyor. Halkın hıçkırıkları ve yakınmaları arasında ölüsü bir tabuta konuldu ve taşıyıcılar gömülmek üzere onu mezarlığa götürürlerken Elektör Prens, zavallı Kohlhaas’ın oğullarını yanına çağırdı ve onlara şövalyelik sanını vererek soylular okulunda okutulmalarını söyledi. Saksonya Elektör Prensi bedence ve ruhça yıkılmış bir durumda hemen Dresden’e döndü. Ayrıntıları tarih kitaplarında okunabilir.
Daha geçen yüzyıla kadar Meklenburg’da Kohlhaas’ın neşeli ve gürbüz torunları yaşıyordu.
YARARLANILAN YAPITLAR
Wilhelm Scherer: Geschichte der deutschen Literatur. 16.
1 comment