Daha önce, Chals X tarafından Légion d’honneur nişanıyla taltif edilmiş olduğundan, devlet adamlığına heveslendi. Saraydan çıkmıyordu. Louis Philippe’in, kendisini “Yüce Meclis Üyeliği”ne ataması da ona yetmiyordu. Kralın akıl hocası olmaya çalıştı.

1830 siyasi olayları, aile anlaşmazlıkları ve sarayda beklediği yakınlığı bulamaması, Hugo’da büyük fikir değişikliklerine yol açtı. Ahlâkî bunalıma sürüklenen Fransız gençliğinin problemleriyle ilgilendi.

İmparator ve kral mücadelesine sahne olan Fransa’da ezilen, baskı gören, sefalete terk edilen yığınların haklarını korudu ve eserlerinde adaleti savundu. 1852’de sürgüne gönderildi. “Sefiller” ve “Deniz İşçileri” isimli romanları ile yeni bir düşünce çığrını başlattı. Krallığa karşı cumhuriyeti müdafaa etti. “Cezalar”, “Dalıp Gitmeler”, “Gülen Adam” sürgün döneminin meyveleridir. 1859’da affedildi ise de, kendi isteği ile sürgünde kaldı.

“Sefiller”de anlatılan gerçekler yalnızca toplumsal yaşantı ve onunla ilişkili mekânlarla sınırlı değildir. Roman kahramanlarının önemli bir kısmı, Hugo’nun yaşam öyküsünde ya da Fransa tarihinde yaşamış kişilerden oluşur. Hatta “gururlu, isyankar ve devrimci Marius tipi”nin “yazarın kendi gençliğinin idealize edilmiş biçimi” olduğunu söyleyenler vardır. “Sefiller” dönemin haksız adalet sistemini ve politik hayatını teşhir etmesiyle de önemli bir belgedir.

Cumhuriyetin ilânı üzerine Paris’e döndü (1870). Cumhuriyetçi direnişin sembolü olarak Paris milletvekili, daha sonra da senatör seçildi. Bu arada “L Evénement” gazetesini kurdu.

1878’de felç geçirdi ve altı yıl boyunca hiçbir şey yazamadı; fakat yine de boş durmayarak yayınlamaya fırsat bulamadığı “Korkunç Yıl”, “Büyük Baba Olma Sanatı”, “Düşüncenin Dört Ana Kaynağı” gibi eserlerini yayınladı.

“Hürriyet İçinde Tiyatro”, “Uğursuz Yıllar”, “Taş Yığını” isimli eserleri ile de meşhur olan Victor Hugo, 1885 yılında ölüm döşeğinde iken: “Tanrı’ya inanıyorum, ahirete inanıyorum; fakat hiçbir kilise papazını başımda istemiyorum. Beni seven bütün dünya insanlarının gönülden dualarını bekliyorum; bu benim için kâfidir” diyerek hayata gözlerini yumdu.

İÇİNDEKİLER

I. BÖLÜM

BİR TÖVBEKÂR

2. BÖLÜM

GARİP BİR YOLCU

BU KAPIDAN GİREN HER YABANCI KARDEŞİMDİR

JAN VALJAN

TAŞLAŞMIŞ BİR KALP ZOR YUMUŞAR

CİNNET VE UYANIŞ

3. BÖLÜM

FANTIN

ÇÖPLÜKTE BİR GÜL

4. BÖLÜM

MADLEN BABA

ESRARLI ODA

YENİ BİR DEDİKODU

KARANLIK BAKIŞLI ADAM

KÖTÜ ADAM İYİLİK YAPMAZ

İFTİRA OCAK SÖNDÜRÜR

KUZU KURDA TESLİM EDİLİRSE

BEN BİR HAİNİM

SÖZÜNDE DURMANIN BEDELİ

SEMPLİSE ANA

DELİYİ BİLE ŞAŞIRTAN İTİRAF

ACI BİR ÖLÜM

5. BÖLÜM

YETİM KOZET

YAŞLI CÂNİ

ORMANDA BİR KIRLANGIÇ

HİZMET DEĞİL, HEZİMET

ÖLÜ SOYUCU ELİ BOŞ DÖNÜYOR

GARBO YIKINTISI

SEVGİYE SUSAMIŞ İKİ CAN

SADAKA VEREN DİLENCİ

ÖLÜLER ÖKSÜRMEZ

TAHSİLLİ BİR MEZARCI

MUHTEREM ANA

KIYMETLİ BİR KUTU

6. BÖLÜM

MARYÜS TOPRAĞINI BULAMAMIŞ BİR GÜL FİDANI

ŞEREFLİ BİR SEFİL

ALBAY PONTMERSİ KİMDİR?

HAİN DEĞİL, BİR KAHRAMAN

MARYÜS’ÜN SEVGİLİSİ

A-B-C CEMİYETİ

BANA KEFİL DEĞİL PARA LÂZIM

SEFALETİN ÖĞRETTİĞİ GERÇEKLER

SEFALET İHTİYARLIKTA GELİRSE

KİMDEN GELDİĞİNİ BİLMESİNLER

KURŞUN ASKER

ATEŞ BACAYI SARIYOR

TEMBELLİK SEFALETLE ANLAŞIRSA

SEFİLİN ALÇAĞI HAİN OLUR

HAYDUTLAR ÇETESİ

İŞLER KARIŞIYOR

AVIN BÜYÜĞÜ KAÇIYOR

BASKINDAN SONRA

SOKAK ÇOCUĞU AĞLAMAYI BİLMEZ

GÖNÜLLÜ HÂFİYE FİRAR EDİYOR

EPONİNE

AZİZELER DEDİKODU BİLMEZLER

GÖKTEN İNEN CÜZDAN

BİR GÖLGE BİR MEKTUP

KRALIN SARAYI

YAVRUSUNU ISIRAN CANAVAR, AVINI AFFETMEZ

BEN, KÖPEK DEĞİL, CANAVAR DÖLÜYÜM

CAMHANE SOKAĞI

ÂŞIK OL, İHTİLÂLCİ OLMA

ŞANDRİ SOKAĞI

İHTİLÂL VAR!

KILIÇLI İLE USTURALININ SOHBETİ

GÖNÜLLÜ ASKER

ŞANORİ BARİKATI

İHTİLÂLCİ BARON

KANLI PALTODAN BAYRAK

GAVROŞ’A YENİ BİR GÖREV

AYNADA BİR MEKTUP

İHTİYAR VATANDAŞ

7. BÖLÜM

JAN VALJAN

KAHRAMANLIĞIN GARİP ŞEKİLLERİ

YABANCININ İNTİKAMI

PARİS’İN BAĞIRSAKLARINDA

JİLNORMAN’IN ÇILGINLIKLARI

YASAK KAPI

EVİN EFENDİSİ DEĞİŞİYOR

KOZET, MATMAZEL ÖFRAZİ OLUYOR

YENİ TEDBİRLER

BİR DENEME

ŞÜPHE SOĞUKLUK GETİRİR

İTİRAF

MUTLULUKTAN SONRA ACI

PİSKOPOSUN GÜMÜŞ ŞAMDANLARI

DÜĞÜM ÇÖZÜLÜYOR

GÜN IŞIĞIYLA DAĞILAN KARANLIK

I. BÖLÜM

BİR TÖVBEKÂR

Mösyö Miryel, herkes tarafından sevilen ve sayılan bir din adamı olduğu halde, kimse onun gerçek kimliğini öğrenmeye muvaffak olamamıştı. D Piskoposluğuna atandığı günlerde, kasabada çeşitli dedikodular başlamıştı...

Bir rivayete göre, Miryel, “X” eyaleti meclis azalarından, büyük servet sahibi bir asilzâdenin oğlu imiş. İhtilâl öncesi âdetlerine göre, bir baba, büyük oğlunu hem servetine hem de makamına vâris bırakabilmek için onu erken yaşlarda evlendirirmiş. Miryel’in babası da bu kaideye uyarak onu daha on sekiz yaşında iken evlendirmiş. Böylece, Miryel, genç yaşta servete ve şöhrete kavuşarak “Monsenyör Şarl Miryel” adını almış. Zevk ve eğlence içinde, debdebeli bir hayat sürerken “ihtilâl” her şeyi altüst etmiş. Daha ihtilâlin birinci günü karısını, evde kalmış yaşlı kız kardeşini ve emektar hizmetçi kadını alarak İtalya’ya kaçmış.