Böylece sonradan Doğu Türkistan (Çin Türkistanı) adını alan Oğuz ülkesi Afyon tiryakisi Çinlilerin eline geçti.
AFGANİSTAN’a dokunamadılar. Anlaşma gereğince İngilizlerin tesirine terk ettiler.
Japonya’dan da Sahalin adasını aldılar. Çin de Ruslara Amur kıyılarını terk etti.
Aleksandr Çarlığa ait topraklan ELLİ YIL vadeli satışlarla köylülere dağıttı. Orduda reformlar yaptı. İki yıllık askerlik hizmetini kurdu.
19 Şubat 1861 köleliği ortadan kaldıran bir ferman çıkardı. Onun için Ruslar ona (Kurtarıcı Çar) sıfatını verdiler. Fakat köylüye dağıtılan toprak parçaları çok küçüktü. Bu kadar küçük topraklar üzerinde çiftçiler kölelikten bir sefalete ve çileye katlanmaya mahkûmdular.
Pan Slavizm
Slav emperyalistliği Rusya’da bu devirde çok alevlendi ve gelişti. (Timachef) ve (Tolstoy) gibi hürriyet severlerin fikirleri yanında (Slav Sevenler) demekleri kuruluyor ve gizli açık olarak çalışıyorlardı.
SLAV SEVENLER, bilhassa üniversite öğrencileri arasında pek çoktu. Bu bakımdan Çar’ı bile gerici görüyor. Kendi kızgın emellerine kavuşmak için onu ortadan kaldırmaya çalışıyorlardı.
İkinci Aleksandr, Prusya'nın gittikçe gelişmesine ve İmparatorluk olmasına göz yumuyor, Paris anlaşmasının yeniden gözden geçirilmesi ve Karadeniz’deki istek ve hareketlerinin serbestleşmesi için dış politikasını Alman ve Avusturya İmparatorluklarına bağlıyordu.
Balkanlardaki Hıristiyan prenslikleri alttan alta kışkırtıyor, onlar da Osmanlı devletine gittikçe daha çok kafa tutuyor, tam özgürlük yolunda yürüyorlardı.
Bu bakımdan Sırplar, Bosnalılar, Makedonyalılar, Trakya’da Yunanlılar, Girit ve Akdeniz adaları halkı kaynaşıp duruyordu.
Netice olarak da; Sırplarla Karadağlılar bize karşı çılgınca bir savaşa kalkıştılar. (1875)
İngilizlerin teşebbüsü ile bir konferans toplanılması istendi. Üç İmparatorluğun Başvekilleri Türkiye’ye yapmaya mecbur saydıkları reformları dikte ettiler.
Osmanlı donanmasını dünyada büyük bir kudret haline getirmiş olan Padişah Sultan AZİZ ölümünün sebebi ve şekli dahi karanlıkta kalacak surette ortadan kaldırıldı.
Fransız tarihçilerin İngilizlerden ilham aldığını sandıkları merhum MİTHAT PAŞA Liberal bir Anayasa ile(Kanun-u Esasi), bir parlamento (Meclis-i Mebusan) kurulmasını sağladı. (1876) Bu arada MURAD Efendi tahta çıkarılmış ve indirilmiş, meşhur ALİ SUAVİ vak’ası olup bitmiş ve İkinci Sultan ABDÜLHAMİD Padişah olarak parlamentoyu açmıştı.
Moskoflar her zaman olduğu gibi, bu sefer de diplomatik başarısızlığa uğrayınca sinsi çalışmayı bırakıp, maskelerini atarak kaba kuvvete başvurdular.
Temel karakterini bir defa gösteren RUS KAFASI Karadağlılar, Sırplar ve Romenlerle birlik olarak sınırlarımıza saldırdı ve Tuna üzerinden taarruza geçti. Tarihte 1876 Osmanlı - Rus zaferi olarak tanınan bu harpte sarayın idaresizliği ve yüksek makamlardaki paşaların kafasızlığı ve geçimsizliği yüzünden milletimiz bir defa daha büyük bir yenilgiye uğradı.
Pilevne Destanı
Rusların komutası altındaki birleşik ordular Tuna’dan kısa zamanda içeri girerek Pilevne kalesini sardılar. Karşılarına GAZİ OSMAN PAŞA gibi bir kahraman kumandasındaki ordumuzun küçük bir parçası çıktı. PİLEVNE DESTANINI yarattı.
Kat kat üstün kuvvetlere karşı yazılan bu kanlı destan altı ay sürdü. Sonunda da Pilevne'de yardımsız kalan ordumuzun düşman silâh ve baskısından çok, AÇLIK ve SALGIN yüzünden teslim olduğu gerçeği yıllarca sonra anlaşıldı.
Pilevne savunmasında değil yalnız subay ve erlerimiz, bütün asker hekimleri bile LEKELİ HUMMAYA yakalanmışlardı. Ve Rusların Pilevne’ye giren asker hekimleri de, hastanelerin ve birçok yerlerin bu salgından ölmüş olan erlerimizin şehit cesetleri ile karşılaştılar.
Bugünkü Bulgaristan’ın bulunduğu topraklarda bu facia olup dururken, kuzey batıda merhum SÜLEYMAN PAŞA Karadağlılara ve Sırplara darbe üstüne darbe vuruyor ve onları serseme çeviriyordu.
Doğu sınırlarımızda GAZI AHMED MUHTAR PAŞA kumandasındaki ordumuz da, düşmandan çok AÇLIK ve SALGINLARLA savaşarak kahramanca dayanıyordu. Karşısındaki Rus kumandanı (Yoris Melika) Kars’a girdi. Erzurum’a dayandı. Fakat arslan anası kadınlarımızın da katıldığı meşhur AZİZİYE TABYASI savunması ile Erzurumlular millî tarihimize bir hamaset destanı daha yazdılar.
Türk ordusunun yetiştirdiği sayılı dehâlardan biri olan ve kahramanlık destanları yazarak genç yaşta büyük rütbelere ulaşan. Askeri Okullarda yaptığı reformlar ve milli tarihimize yön veren Türk dilini ve Türk tarihini karanlıklardan kurtaran SÜLEYMAN PAŞA merhum da Karadağ cephesinden alınarak Şıpka geçitlerini tutmaya çalışan ordularımızın başına getirildi.
Fakat Abdülkerim Paşa gibi cahil ve hırslı bir paşanın çekememezliği, yeni Padişah olan genç Sultan Hamid’in onlara uyarak harbi saraydan idareye kalkışması yüzünden başarısızlığa uğratıldı.
Ruslar Şıpka geçitlerinden aşarak Edirne’ye ve Trakya’ya indiler. Yeşilköy’e (Ayastefanos) dayandılar. 31 Ocak 1878.
Abdülhamit, çok ağır olan Rus şartlarını kabul zorunda kaldı. AYASTEFANOS ANLAŞMASI yapıldı. Bununla Sırplar ve Romenler tam bir istiklâl kazanıyor. Karadağ topraklarını bir misli büyütüyor. Bosna Herseğe otonomi veriliyordu.
Bulgaristan yeniden, Hıristiyan bir prenslik haline getirilerek doğu RUMELİ ve MAKEDONYA’yı içine alıyordu.
Koca Osmanlı imparatorluğu RUS EMPERYALİZMASI'nın ayaklan altına serilirken dünyanın diplomatik dengesi de birden bozulma durumuna düşmüş oluyordu.
Onun için İngiltere ve Avusturya, Almanya tarafından da desteklenerek Ayastefanos anlaşması yerine BERLİN KONGRESİNİ topladılar. (Temmuz 1878).
Bu arada donanmasıyla bize yardıma gelen ve Marmara denizine de giren İngiltere dostluk! Payı olarak KIBRIS adasını bir üs yapmak üzere Padişahtan kiralıyordu.
Bulgaristan Türkiye’nin himayesinde bir prenslik oluyor, Rumeli’yi bırakıyor, Makedonya da gerekli reformları yapmak şartıyla bize bırakılıyordu.
Bosna Herseğin idaresi Avusturya'ya kalıyor, Dobruca Romanya’ya geçiyor, Ruslar da Romanya’dan Besarabya’yı alıyorlar, doğu illerimizden olan BATUM KARS ve ARDAHAN’I tekrar ellerine geçiriyorlardı.
BERLİN KONGRESİ de her tarafta tutuşturulmaya hazır yeni yangın ocakları kurmuştu.
1 comment