Şubatta hastalandı ve 2 Mart 1855’de ölü.
Bu ölümün hususi doktoru (Wylie) nin hazırladığı bir zehiri içmek suretiyle bir intihar şeklinde olduğu da yazılıdır. Yerine en büyük oğlu olan (Aleksandr) geçti.
2. Aleksandr
Yerine oğlu 2. Aleksandr geçti. Kırım Savaşma son vermek istedi. Rusların, tarihte meşhul olan SİVASTOPOL savunması 8 Eylül 1855 tarihine kadar sürdü.
Bu savaş sırasında Kırım’da bilhassa LEKELİ HUMMA salgını oldu. Bu tarihte henüz bu hastalığın bitlerle geçtiği bilinmiyordu. Bitli Ruslar bu salgını başta İngilizler olmak üzere bütün ordulara bulaştırdılar.
Üsküdar’daki SELİMİYE Kışlası da bir hastane haline kondu. Kırım’dan gelen İngiliz askerlerine burada bakılmakta idi. Ölenler çok oluyordu. Haydarpaşa Askeri Hastanesi altındaki İngiliz mezarlığına gömülüyordu. Bugün temiz, bakımlı bir park halinde bulunan bu mezarlıkta Kırım’da bizimle beraber Ruslara karşı savaşmış olan İngiliz erleri yatmaktadır.
Salgınlardan ölümün çokluğu İngiliz Parlamentosunda ağır tartışmalara sebep oldu. Nihayet İngiliz asillerinden olan Bayan (Florence Nightingale) hastabakıcı hemşirelik hizmetini kurmak ve yürütmek için Kırım’a gönderildi.
Bu kahraman kadın da orada Lekeli Tifo’ya yakalandı. Ve çadırda tedavi edildi. Sonra dönüşünde bizim Selimiye Kışlasında bir hasta bakım servisi kurdu. Geceyi gündüze katarak çalıştı. Geceleri dahi elinde fenerle kışla içinde dolaşır, hasta ve yaralılara bakardı. Bizim Mehmetçikler ona «Fenerli Kadın» adını taktılar. Canlarını kurtarmaya çalışan bir koruyucu melek gibi görürler ve onu severlerdi.
Şimdiki Gümüşsuyu Askerî Hastanesi de müttefikimiz olan Fransızların askerî hastanesi idi. O zamanlara kadar hekimlikte tifo basilinden olan Tifo hastalığı ile bitlerle geçen bir (Riketsia) hastalığı olan Lekeli Tifo birbirine karışıyor, niteliği iyice bilinemiyordu. İşte Lekeli Tifo (Humma), sadece Tifodan ayıran bir Fransız asker hekimi de ilk çalışmasını Kırım Savaşı sırasında ve Kırım’dan gelen hastalar üzerinde bu hastanede yaptı, sonuçlarını yayınladı.
Ruslara karşı Fransız, İngiliz ve İtalyanlarla beraber yaptığımız Avrupa’nın altın anahtarı demek İstanbul’unda kurtulmasını sağladığımız bu savaşta böyle bilimsel çalışmalar da olduğu, yeni sağlık servisleri kuruldu.
Bu savaş sırasında doğudaki ordularımız da ilerleyerek kahraman Kars’ı geri aldılar ve kurtardılar.
Yeni İmparator 2. Aleksandr bir Alman prensesinden doğma idi. Fakat ruhen asker olmadığını söylerler. Durumun kötülüğünü gördü. Şubat 1856’da barış istedi. Nihayet iki ay süren Paris konferansı sonunda (PARİS ANLAŞMASI) imzalandı. Buna göre:
RUSYA KARADENİZ’DEKİ ÜSTÜNLÜĞÜNÜ kaybetti. Bununla da kalmıyor, Boğazlardaki üstünlüğünü, Karadeniz kıyılarında kale yapmak yetkisini ve hakkını, Ortodoks Hıristiyanları koruma rolünü de kaybediyordu.
Balkanlardaki prenslikler teminat altına alınıyor fakat buna karşılık OSMANLI İMPARATORLUĞUNUN bütünlüğü de garanti ediliyordu.
Türkistan Parçalanıyor!
Ruslar bu anlaşma ile canlarını kurtarıp serbest kalınca bu sefer Kafkasya’ya ve TÜRKİSTAN’a saldırdılar. Bize karşı olan hınçlarını onlardan aldılar.
Bu arada, İngilizlerle ayrı bir anlaşmaları oldu. Türkistan’ı ikiye parçalayarak doğu parçasını Çinlilere peşkeş çektiler.
1 comment