En iyisi Kral Lear’i okumak ve bu maddeci, çürümüş modern dünyayı unutmaktı. Fakat nedense Kral Lear yerine Şerlok Holmes’in Maceralarını aldı raftan. Kitapları arasında en sevdiği buydu; okuya okuya ezberlemişti onu. Lâmbadaki gaz azalıyor, oda gittikçe soğuyordu. Yatağın örtüsünü alıp bacaklarına sardı, sonra okumak üzere oturdu. Sağ dirseği masanın üzerinde, elleri ısınsın diye koltukaltlarına sokulmuş, Benekli Kuşağın Esrarı’nı okumaya başladı. Gaz lâmbasının alevi iyice zayıflamış, bir mum ışığı halini almıştı...

Aşağıda, Bayan Wisbeach’in katından saatin on buçuğu çaldığı duyuldu. Geceleri hep duyulurdu bu saatin sesi.. Ding-dong, ding-dong! Birden, zamanın uğursuz ilerleyişini hatırlatan, rafın üzerindeki kendi çalar-saatinin tik-taklarını farketti Gordon. Çevresine bakındı. Bir akşam daha geçmişti; boş yere.. Saatler, günler, yıllar hızla akıp gidiyordu. Geceler birbirini kovalıyor, hiçbir şey değişmiyordu : Soğuk, yalnız oda; kadınsız yatak; toz, pislik, sigara izmaritleri; kılıç çiçeği yaprakları.. Otuz yaşına geliyordu.

Lâmba, belli belirsiz, hıçkırığa benzer bir ses çıkarttıktan sonra sönüverdi. Gordon oturduğu yerden kalkıp, örtüyü yatağın üzerine fırlattı. Oda daha soğumadan yatmalı en iyisi. Fakat bir dakika! Yarın işe

yetişmek gerek... önce saati kurup, çalarını ayarlamalı..

Ancak biraz vakit geçtikten sonra soyunacak gücü bulabildi kendinde. Belki bir çeyrek saat kadar, elleri başının altında kenetlenmiş, tamamen giyinik yattı. Tavanda, Avustralya haritasına benzeyen bir çatlak vardı.. Yattığı yerden, ayakkaplarını ve çoraplarını çıkartmaya çalıştı; sonra bir ayağını kaldırıp baktı : Küçük, ince bir ayak., aynı elleri gibi., üstelik kir içinde.. On gündür hiç yıkanmamış olduğunu hatırladı. Ayağının kirinden utanarak doğruldu, oturdu. Elbiselerini yere fırlatarak soyundu ve yatağa girdi hemen. Tir-tir titreyerek yorgana sarıldı. Çıplaktı. Her zaman çıplak yatardı. Son pijaması da giyilmeyecek bir hale geleli bir yıldan fazla olmuştu zira.

Zemin kattaki saat, on biri çaldı. Yatak ısınmaya başlamıştı artık. Gordon o gün öğleden sonra başladığı şiiri hatırladı.