Gerçek bir inancınız yok da ondan. Evet, bu yüzden.
YÜZBAŞI : Sen ve Babtistler, biricik inancı bulmuşsunuz. Ne mutlu size!
DADI: Evet, Bay Adolf, sizden daha mutluyuz. Gönlünüzü hele bir alçaltın, komşunuzu severken Tanrı sizi nasıl mutlu kılacak, göreceksiniz.
YÜZBAŞI : Ne tuhaf! Tanrı ve sevgi üstüne konuşmaya başlar başlamaz, sesin sertleşiyor, gözlerinse nefretle doluyor! Hayır Margaret, gerçek inancı bulamadığına eminim.
DADI: İstediğiniz kadar gururlu olun, istediğiniz kadar bilgiyle doldurun kafanızı, felaketin sillesi indiği zaman hiçbiri işinize yaramaz.
YÜZBAŞI : Amma da kibirli konuşuyorsun, alçak gönüllüm! Senin gibi yaratıkların gözünde bilginin hiçbir anlamı olmadığını çok iyi biliyorum.
DADI: Ayıp size! Ama ihtiyar Margaret, her şeye rağmen, koca bebeğini herkesten çok sever. Fırtına kopunca, küçük, uslu bir çocuk gibi, dadısına dönecektir o.
YÜZBAŞI : Bağışla beni Margaret. Ama inan bana, benim burda biricik dostum gerçekten sensin. Bana yardım et, çünkü bir şey kopacak burda, seziyorum. Nedir bu, bilmem, ama kötü bir şey olduğunu biliyorum, yolda, geliyor! (İçerden çığlıklar duyulur.) Ne o? Kimin çığlığı bu?
(Bertha koşarak girer.)
BERTHA : Baba! Baba! Yetiş! Kurtar beni!
YÜZBAŞI : Ne var yavrum, söyle bana!
BERTHA : N'olur koru beni! Korkunç bir şey yapacak bana, biliyorum!
YÜZBAŞI : Kim? Ne demek istiyorsun? Çabuk söyle!
BERTHA: Anneannem! Ama kabahat bende. Oyun oynadım ona.
YÜZBAŞI : Devam et.
BERTHA : Peki, ama kimseye söylemek yok. Söz mü?
YÜZBAŞI : Pekâlâ. İyi ama ne oldu?
(Dadı çıkar.)
BERTHA : Bazı akşamlar lambayı kısıp beni masanın başına oturtuyor, elimde kalem kâğıt. Sonra da: "Şimdi ruhlar yazacak," diyor.
YÜZBAŞI : Vay kör şeytan! Sen de bunu hiç söylemedin bana!
BERTHA : Affedersin, söyleyemedim. Anneannem diyor ki, ruhlar, kendilerinden söz eden olursa, onlardan öç alırlarmış. Sonra kalem yazmaya başlıyor, ama yazan ben miyim değil miyim, bilmiyorum. Bazen iyi gidiyor, ama bazen hiç yürümüyor. Hele ben yoruldum mu hiçbir şey olmuyor, ama bir şeyler olmasını da sağlamam gerek. Bu akşam çok iyi becerdiğimi sanıyordum, ama anneannem:" Ozan Stang-nelius'dan bütün bunlar, sen bana oyun oynuyorsun," dedi, kızdı köpürdü.
YÜZBAŞI : Ruhların varlığına inanıyor musun?
BERTHA: Bilmem.
YÜZBAŞI : Ama ben ruhların olmadığını biliyorum.
BERTHA : Anneannem diyor ki, sen anlamazmışsın; öbür gezegenlere bakıp onları kurcalaman daha da kötüymüş.
YÜZBAŞI : Öyle diyor ha? Başka neler diyor?
BERTHA : Sen mucize gösteremezmişsin.
YÜZBAŞI : Ben de gösteririm demedim ki hiç! Göktaşlarının ne olduğunu biliyorsun: Öbür gök cisimlerinden düşen taşlar. Ben bunları inceliyor, yeryuvarlağındaki unsurlar onlarda da var mı yok mu, anlamaya çalışıyorum. Bütün yaptığım bu.
BERTHA : Anneannem diyor ki, öyle şeyler varmış ki, o görebilirmiş de, sen göremezmişsin.
YÜZBAŞI : Yalan söylüyor, yavrum!
BERTHA : Anneannem yalan söylemez.
YÜZBAŞI : Nerden biliyorsun?
BERTHA : Öyleyse annem de yalancı.
YÜZBAŞI : Hım!
BERTHA : Annemin yalancı olduğunu söylersen, senin söyleyeceğin hiçbir şeye inanmam bir daha!
YÜZBAŞI : Öyle bir şey demedim, onun için, bana şimdi inan. Dinle. Senin mutluluğun, bütün geleceğin, bu evden ayrılmana bağlı. İster misin? Şehre gidip yararlı bir şey öğ-rensen?
BERTHA : Şehre mi? İsterim ya! Burdan uzak bir yer olsun da! Arasıra seni görebildikten sonra, hayır, sık sık! Orası her zaman öyle, kış gecesi gibi sıkıntılı, korkunç! Ama sen eve gelince babacığım, sanki bütün pencereler bir bahar sabahına açılmış gibi oluyor.
YÜZBAŞI : Canım yavrucuğum benim!
BERTHA : Ama babacığım, annemi hoş tut, e mi? Öyle çok ağlıyor ki.
YÜZBAŞI : Hım! Demek şehirde yaşamak istiyorsun.
BERTHA: Aa, elbette!
YÜZBAŞI : Ama, ya annen istemezse?
BERTHA: İstemesi gerek.
YÜZBAŞI : Ama ya istemezse?
BERTHA : O zaman ne olur bilmem. Ama istemesi gerek, istemesi gerek!
YÜZBAŞI : Kendisine sorar mısın?
BERTHA : Sen sormalısın, tatlı bir dille. O bana kulak asmaz.
YÜZBAŞI : Hım! Peki, sen bunu istiyorsun, ben de istiyorum, ama o istemiyor, o zaman ne olacak?
BERTHA : Yine hırgür başlayacak demektir! Siz ne diye...
(Laura girer.)
LAURA : Oo, demek burda Bertha! Ee Adolf, değil mi ki karara bağlanması gereken onun geleceği, kendi fikrini bir dinlesek?
YÜZBAŞI : Genç kızların gelişmesi üstüne bir çocuğun ne fikri olabilir ki? Biz birçok kızların büyüdüğünü gördüğümüz için bu konuda doğruyu, yanlışı ona bizim anlatmamız gerekir.
LAURA : Biz anlaşamadığımıza göre, Bertha'nın oyu kesin bir sonuca bağlayabilir durumu.
YÜZBAŞI : Hayır. İster kadın olsun ister çocuk, kimsenin benim hakkıma karışmasına göz yumamam. Bertha, bizi yalnız bırak.
(Bertha çıkar.)
LAURA : Belki benden yana çıkar diye, onun fikrini dinlemekten korktun.
YÜZBAŞI : Onun evden ayrılmak istediğini biliyorum; ama sende onun kararını değiştirecek güç olduğunu da biliyorum.
LAURA : Yaa, o kadar güçlü müyüm?
YÜZBAŞI : Evet. İstediğini elde etmek konusunda şeytanca bir gücün var; ama kazanmak için her türlü aracı kullanmaktan çekinmeyen herkeste vardır bu güç. Söz gelişi, Doktor Norling'den nasıl kurtuldun? Ve yeni doktoru nasıl elde ettin?
LAURA: Peki nasıl?
YÜZBAŞI : Eski doktoru öylesine aşağıladın ki, adamcağız ayrılmak zorunda kaldı; yenisini seçtirmek için de kardeşini elde ettin.
LAURA: Eh, oldukça kolay, yasalara uygun bir şeydi bu. Bertha gidiyor demek?
YÜZBAŞI : Evet, on beş güne kadar.
LAURA : Kararın bu mu?
YÜZBAŞI : Evet.
LAURA : Bundan Bertha'ya söz açtın mı?
YÜZBAŞI : Evet!
LAURA : Öyleyse bunu önlemem gerek!
YÜZBAŞI : Önleyemezsin.
LAURA : Önleyemez miyim? Annesinden gördüğü her şeyin saçma olduğunu öğretsinler diye o kötü kişilerin eline bırakır mıyım sanıyorsun çocuğumu? Kızım beni ömrümün sonuna dek hor görsün ha!
YÜZBAŞI : Bilgisiz, kendini beğenmiş kadınların çocuğuma, babasının şarlatan olduğunu öğretmelerine göz yumar mıyım sanıyorsun?
LAURA : Baba için fazla önemi yok bunun.
YÜZBAŞI : Ne demek istiyorsun?
LAURA : Anne çocuğa daha yakındır da ondan; çocuğun babasının bilinemeyeceği anlaşıldığından beri böyledir bu.
YÜZBAŞI : Onun ne ilgisi var bizimle?
LAURA : Bertha'nın babası olup olmadığını bilmiyorsun ki.
YÜZBAŞI : Bilmiyor muyum?
LAURA : Kimsenin bilemediğini sen nasıl bilirsin?
YÜZBAŞI : Şaka mı ediyorsun?
LAURA : Yoo, senin görüşünü uyguluyorum sadece. Sana ihanet etmediğimi nerden biliyorsun?
YÜZBAŞI : Senin pek çok şeyine inanabilirim, ama buna hayır.
1 comment