Sen de beni çekip çeviremezsin – biliyorum.”

Oak gözlerini, tartışmaya kalkışmanın boşuna olduğunu söylercesine yere dikti.

Bathsheba ışıl ışıl bir açıklık ve sağduyuyla, “Mr. Oak,” dedi. “Senin durumun benimkinden iyi. Dünyada üç kuruşum yok, diyebilirim. Teyzemin yanında karnımı doyurabilmek için kalıyorum. Senden daha okumuşum ve sana hiç mi hiç âşık değilim. Bu benim durumum. Şimdi gelelim senin durumuna: Sen işe yeni başlayan bir çiftçisin. Eğer ille evleneceksen (ki şu sırada bunu düşünmen bile gereksiz) ille evleneceksen, çiftliğini büyütmene yardım edebilecek paralı bir kadın almalısın.”

Gabriel ona hafif bir şaşkınlık ve büyük bir beğeniyle baktı. Safça, “Ben de aynen bunu düşünüyordum zaten!” dedi.

Çiftçi Oak’un Bathsheba’yı elde etmesini engelleyen şey gerçekte, Hıristiyanlığının gerektirdiği erdemlerin biraz ağır basmasıydı: alçakgönüllülüğüyle hiç gereksiz bir açıksözlülük! Bathsheba besbelli şaşalamıştı. Elmacıkkemiklerinin üzerinde birer kırmızı benek belirip büyüyerek, tam bir öfkeyle değilse bile, öfkeye benzer bir duyguyla, “Ee, öyleyse, neden gelip kafamı şişirdin?” diye sordu.

“Yapamam ki, o senin dediğini; ne kadar... ne kadar...”

“Doğru da olsa, öyle mi?”

“Yok, ne kadar akıllıca bir iş de olsa, yapamam.”

Genç kız deminkinden daha tepeden bakıp başını küçümsemeyle sallayarak, “İşte şimdi tam açıklamayı yaptınız, Mr. Oak!” dedi. “Bundan sonra sizinle evlenebilir miyim sanıyorsunuz? Bana sorarsanız, hayır!”

Genç çiftçi yüreğinin bütün ateşiyle, “Ama tutup yanlış anlama beni!” diye onun sözünü kesti. “Benim yerime hangi erkek olsa aynı şeyi düşünürdü. Ben bunu kabullenecek kadar açık konuştum diye hemen yüzün pençe pençe kızarıyor, terslemeye başlıyorsun. Senin durumunun benimkinden aşağı oluşuna gelince, bu saçmalık. Hanımefendiler gibi konuşuyorsun, bütün köy biliyor bunu. Weatherbury’deki amcanın da, duyduğuma göre, büyük bir çiftliği varmış. Akşam seni görmeye geleyim mi? Yoksa pazar günleri benimle yürür müsün? İstemezsen hemen karar verme; bekle biraz.”

“Yok – yok – yapamam. Üsteleme artık – ne olur. Seni sevmiyorum – gülünç bir şey olur bu!” diye genç kız gülerek konuştu.

Duygularının bir cilvenin döner dolabında oyuncak olduğunu görmek hiçbir erkeğin hoşuna gitmez.

Oak ömrünün geri kalanını İncil okuyup aklını geliştirmeye adamak kararında olan adamların kesinliğiyle, “Öyle olsun,” dedi. “Sana bir daha hiç öneride bulunmayacağım.”

10Shakespeare’in Macbeth oyununda, Lady Macbeth’in öldüğünü öğrendikten sonra Macbeth’in yaptığı konuşmadan. (Y.N.)

VBathsheba’nın gidişi - Bir kırsal tragedya

Bir gün Gabriel Oak’un kulağına Bathsheba Everdene’nin yöreden ayrıldığı haberi geldi. Bu haberin onun üzerindeki etkisine şaşanlar, aşkta edilen tövbenin ne kadar vurgulu olursa, kesinlikten o kadar uzaklaşacağını hiç öğrenmemiş olanlardır.

Aşka düşmenin belirli bir yolu vardır da çıkmanın yoktur – bu, dikkatinizi çekmiş olabilir. Kimileri evliliğe kestirme bir çıkış yolu gözüyle bakarlar.

Ne var ki, bunun da insanı yaya bıraktığı görülmüştür. Bathsheba’nın ortadan yok olmasıyla kaderin Gabriel Oak’a sunduğu kurtuluş yolu, yani ayrılık, kimi yaradılışlar üzerinde kesin etki yaparsa da, kimilerinin uzaktaki sevgiliyi büsbütün gözlerinde büyütmelerine yarar. Bunlar daha çok, sevgileri dingin, fırtınasız olmakla birlikte, derin ve sürekli olan kimselerdir. Oak da işte bu yumuşak huylu kişilerdendi.

Kızın teyzesiyle arasında başlayan yakınlık, evlenme önerisinin geri çevrilmesi yüzünden yarıda kalmıştı; böylece Oak Bathsheba’yla ilgili haberleri dolaylı yollardan duyuyordu. Öğrendiğine göre genç kız otuz-otuz beş kilometre uzaklıkta Weatherbury diye bir yere gitmişti; ama ne sıfatla, konuk olarak mı, yoksa temelli mi, Oak bunu öğrenemedi.

Çiftçi Oak’un iki köpeği vardı.