Özellikle kitabın ikinci bölümünde İtalyan yazarlarının etkisi hâkimdir. Parliament of Fowls (Kuşlar Meclisi) Aziz Valentine gününde eşlerini seçmek için bir araya gelen kuşlarla ilgilidir. Bu şiir yapı olarak yine Fransız rüya-şiir çizgisindedir fakat rüyanın nakledilmesinde belirgin bir “gerçekçilik”, hatta toplumsal eleştiri göze çarpar. Bu mecliste kuşlar, yırtıcı türler en üst dallarda olmak üzere eğilimlerine, yem ya da böcek yemelerine göre bir ağaca tünemişlerdir. Soylu sınıftan olanlar seçimlerini saray üsulu aşkın kurallarını gözeterek yaparlarken daha alt sınıfların üyeleri soylularla alay ederler. Bundan başka bu şiirde kullanılan a.b.a.b.b.c.c. kafiye düzeni İngiliz şiirine ilk defa Chaucer tarafından sokulmuştur. Chaucer’ın yarım bıraktığı, İtalyan etkisi gösteren bir diğer eseri Legend of Good Women (İyi Kadınlar Efsanesi) adını taşır. Bu eser şairin son rüya-şiiridir ve başarılı Giriş bölümü, takip eden dokuz hikâyenin çerçeveleme yöntemi kullanılarak anlatılmış olması bakımından Canterbury Hikâyeleri’ne hazırlık niteliğindedir. Troilus and Criseyde yazılış tarihi olarak Legend of Good Women’den önce geldiği halde rüya-şiir geleneğinin tamamen dışında yer alır. Boccacio’nun Il Flostrato’sundan tercüme bölümlerin de yer aldığı, konusu Chaucer zamanında saray çevresinde zaten bilinen Troilus’un aşkını, sevgilisi Criseyde’nin ihanetini ve çöpçatan Pandarus’u anlatan bu eser bir şaheserdir ve uzun zaman Canterbury Hikâyeleri’nden daha çok rağbet görmüştür. Bu ilgiyi Chaucer’a gelene kadar birer tip olmaktan öteye geçemeyen bu kahramanların şairin elinde kişilik kazanmalarında, onların kanalıyla insanın en derinde yatan zayıflıklarının, bocalamalarının ve güçlü yönlerinin en az yaşamın kendisi kadar karmaşık bir doku içinde verilmelerinde aramak gerekir.
O zamana değin Fransız ve İtalyan edebiyatının etkisinde yazdığı eserlerle İngiltere ve kıta Avrupası arasında bir köprü oluşturan Chaucer 1387 yılında yazmaya başladığı gerçekçiliği, mizah yönü ve güçlü karakter portreleriyle öne çıkan bir eseriyle kendini bulur: Canterbury Hikâyeleri. Bu eser hakkında ayrıntılı açıklamaları aşağıda yapacağız.
Chaucer’ın bu son dönem eserleri arasında yirmibir kısa şiir de vardır. Bunlardan “ABC” bir Meryem Ana’ya övgü şiiridir ve şairin erken döneminde yazılmıştır. “Complaint of Chaucer to his Purse” (Chaucer’ın Para Kesesine Şikâyeti)’nin bu şiirler arasında ayrı bir yeri vardır ve yazılış amacı olan IV. Henry’nin dikkatini çekmeyi başarmış, mali açıdan sıkıştığı bir dönemde şaire kral tarafından destek verilmesini sağlamıştır. Sayıları onu bulan aşk şiirleri yine ilk dönem ürünleridir ve oldukça geleneksel tarzdadırlar. Şairin felsefi şiirleriyse Boethius etkilerini gösterirler.
Chaucer’ın nesir eserlerine gelince, şair Boethius’un Consolation of Philosophy (Felsefe’nin Tesellisi) adlı eserini Latinceden tercüme etmiştir. Bu kitapta yer alan “özgürlük, özgür irade ve Kader’in insanların işleri üzerindeki etkileri”yle ilgili düşünceleri Chaucer’ın Canterbury Hikâyeleri’nde özellikle Şövalye’nin ve Troilus’un hikâyele-rinde önemli bir yer tutar. Chaucer’ın diğer bir nesir eseri bir Arap bilginin eserinin Latince tercümesinden İngilizceye aktardığı astrolojiyle ilgili Treatise on the Astrolobe’dur (Usturlap Üzerine İnceleme). Bu eser usturlabın kullanılması hakkında küçük bir çocuğa yapılan açıklamalardan oluşur.
Canterbury Hikâyeleri
Chaucer’ın bu eserle kendi tarzını yakaladığını belirttik. Ama elbette ki şair bu eseri birdenbire, bütün etkilenmelerden uzak, yepyeni bir yapıt olarak ortaya çıkarmış değildir. Aslına bakılırsa şairin anılan eserde kullandığı “çerçeveleme” yönteminin uzun bir geçmişi vardır. “Çerçeve”den kasıt, her ne kadar kendisi tek başına ilginç olsa da esas olarak bir dizi hikâyeyi birbirine bağlayıp bütünlük oluşturma amacını güden anlatımlardır. Burçin Erol bu tür anlatımların Klasik çağa, Mısır yazmalarına ve Hindistan’a kadar uzandığını belirterek 3-4’üncü yüzyıllara ait ve kralın isteği üzerine bir filozofun anlattığı hikâyelerle kralın bu hikâyeler hakkındaki yorumlarından oluşan Pançatantra’yı örnek gösteriyor. Yine Yedi Bilge adlı Hint eserinde ve bilindiği gibi Binbir Gece Masalları’nda bir idam cezasının infazını ertelemek için anlatılan hikâyeler yer alır.
Bu iki eserdeki çerçeve hikâyelerde gerilim öğesi vardır. Fakat bu yöntemin benzer bir etki gütmeden yalnızca didaktik amaçla kullanıldığı da olmuştur. Örneğin, İngilizlerin okuma imkânı buldukları The Fables of Bidpai ve Disciplina Clericalis adlı eserler bir öğretmenin öğrencisine anlattığı bir dizi hikâyeden oluşur. Ayrıca Chaucer’ın çağdaşı İngiliz John Gower Confessio Amantis’te bu tip bir anlatıma yer verir. Legend of Good Women’de Chaucer da hemen hemen aynı yola başvurur.
1 comment