Darcy, gayet ciddi bir kibarlıkla, elini tutma şerefini bağışlamasını rica etti, ama boşuna. Elizabeth kararlıydı; Sir William da ikna girişiminde bulundu ama düşüncesini değiştiremedi.
"Dansta harikalar yaratıyorsun, Miss. Eliza, bizleri seni seyretme mutluluğundan yoksun bırakman zalimlik; her ne kadar bu beyefendi eğlenceden hoşlanmıyorsa da eminim yarım saat nazımızı çekmeye itirazı olmaz."
"Mr. Darcy pek kibardır," dedi Elizabeth, gülümseyerek.
"Öyledir tabii; ama sebebin ne olduğuna bakınca, sevgili Miss. Eliza, nezaketine şaşmamalı –böyle bir eşe kim itiraz edebilir?"
Elizabeth fettan bir bakış atıp uzaklaştı. Gösterdiği direnç Darcy'nin gözündeki değerini azaltmamıştı; genç adam belli bir keyifle onu düşünüyordu ki Miss. Bingley yanında belirdi–
"Hülyalarınızın konusunu tahmin edebiliyorum."
"Hiç sanmam."
"Bu şekilde bunca akşam geçirmenin ne imkânsız olduğunu düşünüyorsunuz –bu insanlarla yani; ben de aynı fikirdeyim. Ömrümde böyle sıkılmadım! Bütün bu insanların ruhsuzluğu ve gürültüsü, anlamsızlığı ve önemli adam havaları yok mu! Onlar hakkındaki tespitlerinizi dinlemek için neler vermezdim!"
"Tahmininizde yanılıyorsunuz. Aklımda daha tatlı düşünceler vardı. Hoş bir kadının yüzündeki bir çift güzel gözün bahşedebileceği o müthiş zevk üzerinde düşünceye dalmıştım."
Miss. Bingley hemen gözlerini yüzüne dikti ve hangi bayanın böylesi düşünceler esinleme şerefine sahip olduğunu ona söylemesini istedi. Mr. Darcy büyük bir cesaretle cevapladı–
"Miss. Elizabeth Bennet."
"Miss. Elizabeth Bennet!" diye tekrarladı Miss. Bingley. "Çok şaşırdım. Ne zamandır gözdeniz oldu? –peki ne zaman size mutluluk dileyeceğim?"
"Bu tam da sormanızı beklediğim soru. Kadınların hayal gücü çok hızlı; bir anda beğeniden aşka, aşktan evliliğe sıçrıyor. Bana mutluluk dileyeceğinizi biliyordum."
"Madem bu kadar ciddisiniz, meseleyi olmuş bitmiş sayıyorum. Müthiş bir kaynananız olacak, bu arada; ve tabii, her zaman Pemberley'de sizinle kalacak."
Miss. Bingley kendini böyle eğlendirmeyi tercih ederken Mr. Darcy tam bir kayıtsızlıkla onu dinledi; yüz ifadesinden ortada tehlikeli bir durum olmadığını anlayan kız alaycı zekasını iyice serbest bıraktı.
Bölüm VII
Mr. Bennet'ın hemen tüm serveti yılda iki bin getiren bir araziden ibaretti ve, kızların şanssızlığı, bu servet erkek varis yokluğundan uzak bir akrabaya kalacaktı; annelerinin geliri ise hayattaki durumu için fazlasıyla yeterliydi, ama evin açığını kapamaya yetmiyordu. Mrs. Bennet'ın babası Meryton'da avukatlık yapmıştı ve kızına dört bin pound bırakmıştı.
Mrs. Bennet'ın bir kızkardeşi vardı, Mr. Philips diye biriyle evliydi; adam babalarına kâtiplik yapmış, ölümünden sonra işin başına geçmişti; bir de erkek kardeşi vardı Mrs. Bennet'ın, Londra'da muteber bir alanda ticaret yapıyordu.
Longbourn köyü Meryton'dan sadece bir mil uzaktaydı; teyzelerine karşı vazifelerini yapmak ve hemen yol üstündeki bir şapkacı dükkânına uğramak için haftada üç dört kere Meryton'a gitme kışkırtısına kapılan genç hanımlar için gayet elverişli bir mesafe. Ailenin en küçük iki kızı, Catherine ve Lydia bu isteği bilhassa sık duyuyorlardı; onların aklı kardeşlerinin aklından daha boştu ve daha iyi bir teklif olmadığı zaman Meryton'a yapılacak bir yürüyüş sabah saatlerine neşe katmak ve akşam sohbetine malzeme sağlamak için gerekliydi; bölge genellikle havadis fakiri olsa da onlar bir yolunu bulur, teyzelerinden bir şeyler öğrenirlerdi.
1 comment