Neşet Ömer İrdelp “nevralji ile romatizma karışık” teşhisi koydu. 4 Mart 1920’de Haydarpaşa Tıp Fakültesi hastanesine kaldırıldı (Yöntem, 1947: 42-45). 6 Mart 1920’de öldüğünde, yapılan otopsi ile hastalığının şeker olduğu anlaşıldı (Alangu, 1968: 583).
Cenazesi Kadıköy-Kuşdili Mahmutbaba Mezarlığı’na defnedildi. Buranın tramvay garajı haline getirilecek olmasından dolayı, kemikleri 23 Ağustos 1939’da Zincirlikuyu Asrî Mezarlık’a taşındı. “Eski yazı” olduğu gerekçesiyle Mahmutbaba ’daki kitabesinin üzeri örtülmüştü (Yöntem, 1947: 46). Ali Canip’in gayretleriyle yeniden düzenlenen mezar taşına yeni harflerle “Merhum Ömer Seyfettin burada yatıyor” ibaresi hâkkedildi (Alangu, 1968: 563).
Yazılarının basıldığı süreli yayın organları şunlardır: Mecmua-i Edebiye, Musavver Fen ve Edep, Sabah, Malumat, İrtika, Haftalık İzmir (Serbest İzmir, Üsbuî İzmir), Aşiyan, Eşref (Musavver Eşref), 11 Temmuz, Bahçe, Çocuk Bahçesi, Teşvik, Piyano (Düşünüyorum), Felsefe Mecmuası, Tenkit, Musavver Hâle, Musavver Eşref, Kadın (Selanik), Hüsün ve Şiir, Genç Kalemler, Hıyaban, Dicle, Serbest Fikir, Yirminci Asırda Zekâ (Zekâ), Felsefe, Tanin, Nevsâl-i Millî, Türk Yurdu, Çocuk Dünyası, Talebe Defteri, Safahat-ı Şiir ve Fikir, Donanma, Halka Doğru, Türk Sözü, Yeni Mecmua, Millî Mecmua, İfham (İfham’ın Edebî İlâvesi), Büyük Mecmua, Birinci Kitap (İkinci Kitap, Üçüncü Kitap), Kırım, Türk Kadını, Millî Talim ve Terbiye Mecmuası, Tercüman-ı Hakikat, Turan, Vakit, İleri, Atî, Zaman, Şair, Türk Dünyası, Muallim, Yeni Dünya, Akşam, Büyük Mecmua, Diken, İnci. Vefatından sonra metinlerinin yayımlandığı yerler: Vakit, Resimli Ay, Hayat, Hayat Tarih, Yeditepe.
Ayrıca 1919’da Ali Canip (Yöntem) ile birlikte Tenkit adlı bir dergi çıkarmak istediğini biliyoruz (Zaman, sayı: 283, 19 Ocak 1919, s. 2.).
Hatıra defterlerinin birinde (Ruznâme) yazı hayatının verimsizliğinden yakınsa da 36 yıllık kısa ömrü ve 14 yaşında başlayan edebiyat hayatı dikkate alınınca, onun en verimli yazarlarımızdan biri olduğu sonucuna varılır.
Ömer Seyfettin’in yazı faaliyeti, mevcut külliyatlarda bulunanlardan daha zengindir. Ona ait olduğunu bildiğimiz kalem tecrübelerinin (tefrikalar da kitaplar da tek kabul edilmek kaydıyla) sayısı 532’dir. Bunlardan 511’u telif, 21’i tercümedir. Teliflerin yazı türlerine göre dağılımı şöyledir: 166 hikâye (biri şiirle birlikte, biri öğretici kitap/makale içinde), 166 öğretici metin/makale (popüler bilim ve fikir ve eleştiri yazısı), 88 manzum metin (makale içindeki iki metinden biri tercüme), 56 fıkra, 21 mensure (fantezi), 15 mektup, 3 piyes, 2 hatıra defterinden parçalar. 7 metin, iki ayrı gruba girebilecek niteliktedir. Elinizdeki kitaba, anlatma esasına bağlı (yani öncelikle hikâyeler ve sonra piyes sayılabilecek metinler) toplam 166 edebî metin alınmıştır. Bizim hikâye saydığımız metni bir başkasının mensure veya fıkra olarak değerlendirdiğini görebilirsiniz. Esasen tür adının, sınıflandırma ötesinde bir değeri yoktur.
Bu kitapta ilgi çerçevemizdeki metinler, bir olay etrafında oluşan, anlatımı (tahkiye/hikâye etme) esas alan metinlerdir. Doğrudan tiyatro tekniği ile yazılan “Mahcupluk İmtihanı” ve “Yaşasın Dolap” ile II. Meşrutiyet yıllarında yaygın biçimde kullanılan “tekellümî hikâye”lerin de bu kitaba alınması uygun görülmüştür. “Tekellümî hikâye”lerin tiyatrodan farkı, hacim bakımından kısa olmaları dolayısıyla sahnelenme amacına uygun düşmemeleridir. Diğer yandan bu metinler, “hikâye etme”yi karşılıklı konuşmalara yüklemiş olmakla yani hikâye tekniği bakımından “gösterme”yi esas almakla tiyatroya yakındırlar. Yazarın “hikâyecik” dediği metinler de hacim itibariyle çok kısa oldukları için böyle isimlendirilmişlerdir. Bütün bunlar hikâye tekniği ile ilgili şeylerdir ve söz konusu metinlerin “hikâye” sınırları içinde değerlendirilmesine mani değildir. Ayrıca mutlaka bir tür adı kullanacak isek, diğer tür adları sözü edilen metinlere daha aykırı düşecektir.
Yukarıda verdiğimiz metin sayısı, bugüne kadar elde edilebilenlerden 23 tane fazladır. Fakat yine de Ömer Seyfettin külliyatının tamamlandığı söylenemez. Kütüphanelerimizin süreli yayın koleksiyonlarındaki noksanlar ve Ömer Seyfettin’in pek çok takma ad kullanmış olması, bu külliyatı eksiksiz kılmanın önündeki önemli engellerdir. Şimdilik bilinen takma ad ve rumuzları şunlardır: Ayas, Ayın ﻉ, Ayın Ha ·ﺡ ·ﻉ, Ge ve Ayın ﻉ ﻭ ﮒ, Ayın Sin ·ﺱ ·ﻉ, Camasb, C., C. Nazmi, Ç. Kemâl, Feridun, F. Nezihi, Tarhan, Ömer Tarhan, Ö ﻉ.
1 comment