Tersanede öğrendim. Bakın ne yazıyor: “Bu kâğıdın sahibinin adı, Jan Valjan’dır. Kendisi, serbest bırakılmış bir tersane mahkûmudur. On dokuz senelik mahkûmiyetinin ilk beş senesini hırsızlık suçundan, geriye kalanını da firarlar için çekmiştir. Bu adam pek tehlikeli bir mahlûktur.”

Yabancı, okuduğu cümlelerin ev sahibi üzerinde nasıl bir tesir bıraktığını anlamak için ona baktı. Ev sahibi bunları hiç duymamış gibi adama tebessüm etti.

Yabancı:

– Efendim... O yaşlı kadının dedikleri doğru mu? Beni dışarı atmayacak mısınız? Bir tabak yemek ve ahırınızda yatacak bir yer verecek misiniz?

Piskopos:

– Madam Magluar, dedi, misafir yatağına temiz çarşaflar koyunuz!..

Hizmetçi kadın, verilen emri yerine getirmek için dışarı çıktı.

Ev sahibi yabancıya dönerek:

– Ayakta kalmayın mösyö, dedi. Oturun lütfen. Birazdan yemek yiyeceğiz... Biz yemek yerken yatağınız da yapılmış olur.

Yabancı bu sözleri duyunca kovulmadığını iyice anladı. Gösterilen yere oturdu. Ev sahibi de gidip açık kalan kapıyı kapattı. Adamın yüzündeki vahşilik kayboldu. Hayret ve sevinçle karışık, deli gibi bir şeyler mırıldandı:

– Gerçekten mi? Beni kabul ettiniz mi? Tersaneden çıktığını bildiğiniz bir mahkûma “Mösyö” diyorsunuz!.. “Pek tehlikeli bir mahlûktur.” dedikleri adama, “lütfen oturun” deyip yer gösteriyorsunuz... “Defol buradan köpek!” demiyorsunuz... Bana her çaldığım kapıda böyle dediler. Sizin de beni kovacağınızı bildiğimden, kim olduğumu açıkça söyledim... Ah, meğer siz ne iyi bir kimseymişsiniz! Yaşlı kadın doğru söylemiş!.. İşte beni kovmadınız. Yemek yiyeceğim. İnsan gibi, çarşaflı bir yatakta yatacağım... On dokuz senedir, çarşaflı bir yatakta yatmadım. Kuru tahta üzerinde yattım. Size söyledim, ücretini vereceğim. İstediğiniz kadar para vereceğim. Afedersiniz, misafirhaneci efendi, isminiz nedir? Bu misafirhanenin sahibisiniz değil mi?

– Ben bu evde oturan bir papazım.

– Bir papaz mı?.. Ah, siz pek iyi bir papazmışsınız! Bu mahallenin papazısınız demek? Ah, ne kadar aptal bir adamım... Şapkanıza ve kıyafetinize dikkat etmemişim. Siz büyük kilisenin papazı olmalısınız...