Gece ne kadar soğuk ise, gündüz de o kadar sıcaktır. Erken yatıp dinlenseniz iyi edersiniz. Yalnız, yatmadan evvel size Pontarliye hakkında biraz bilgi vereyim. Oraya daha önce hiç gittiniz mi?
– Hayır, papaz efendi. Hiç gitmedim.
– Eh, öyle ise, beni dinleyiniz. İyi bir yere gidiyorsunuz. İhtilâl sırasında ailem perişan olunca, oraya kaçmak zorunda kaldım. Bir müddet kol gücümle geçimimi temin ettim. Orada, kâğıt fabrikaları, yağ, çelik, bakır ve deri fabrikaları vardır. İş bulmak çok kolaydır. Fakat, o sarı kâğıtla biraz zor iş bulursunuz. Size bir referans lâzımdır.
Piskopos, kız kardeşine dönerek:
– Hemşire, dedi, bizim Pontarliye’de bir akrabamız olacaktı değil mi?
– Evet... En yakın akrabamız, Mösyö Losne. İhtilâl sonrasında kapıların muhafazasına memur edilmiş bir yüzbaşıydı... Şimdi, rütbesi bir hayli artmış olmalı...
– Güzel! Kardeşim Jan Valjan’a bir pusula yazıp verelim. Mutlaka yardımcı olacaktır.
Yabancı gittikçe keyifleniyor, içinden, karşısına bu papazı çıkardığı için Tanrı’ya dua ediyordu.
Piskopos devam etti:
– Kardeşim Jan Valjan... İşin en kolay olanı, peynir mandıralarıdır. Ben de o işi sevmiş ve o işten iyi para kazanmıştım. Akrabamıza, sizi mandıra sahiplerinden birine götürmesini yazacağım.
Yabancı, “kardeşim” sözünü “mösyö” sözünden daha çok seviyordu. Sanki, papaz ona “kardeşim” dedikçe içi ısınıyordu. Evet, evet... “Kardeşim” sözü, “Mösyö” sözünden daha sıcaktı...
Piskopos iki kadına dönerek:
– Yatma vaktiniz geldi, dedi ve iyi geceler diledi.
Kadınlar büyük bir hürmetle kalktılar. Sofrayı kaldırıp odalarına çekildiler.
Piskopos, masanın üzerindeki iki gümüş şamdanı aldı. Birini misafire verdi:
– Mösyö, sizi yatağınıza götüreyim, dedi.
Misafir odasına gitmek için, piskoposun yatak odasından geçmek gerekiyordu. İki adam, piskoposun yatak odasından geçip misafir odasına girdiler. Yabancı, elindeki şamdanı yatak ucundaki sehpanın üzerine koydu. Yatağın kar gibi beyaz çarşafları ışıkta parlıyor, adama anlatılması güç bir heyecan veriyordu.
Piskopos:
– İyi geceler kardeşim, dedi.Umarım rahat bir uyku geçirir dinlenmiş olarak kalkarsınız. Sabah size ineğimizin taze sütünden ikram etmek isteriz...
– Teşekkür ederim, papaz efendi.
Adam bu sözü söyledikten sonra, âniden vücudunda bir sarsıntı hissetti. Eğer iki yaşlı kadın orada olsalardı, onun bu halinden dehşete düşer korkudan titrerlerdi...
Yabancının bakışları vahşileşti. Yüzü gerildi.
1 comment