Yeni doğan günler onları akıllandırır umarım.”
Biraz sustuk, ikimizde kendi düşüncelerimize daldık. Dino ufladı, bir şeyler mınldandı. Elini tutup yanıma çektim onu.
“Bu yıl bitince hangi okula gidecek?”
“Okuduğu kadar okusun istiyorum,” dedi Cate. “Adam olsun diye heves ediyorum.”
“Kendi istekli mi?”
“Sen ona çiçekleri anlatırken ne mutluydu. Öğrenmeyi seviyor.”
“Buna güvenme. Çocuklar bu tip şeylerle, savaşmak gibi eğlenirler.”
Şaşkınlıkla baktı bana.
“Beni al ele,” dedim. “Ben de çocukken tabiat bilgisine düşkündüm. Ama adam olamadım.”
“Ne diyorsun sen? Senin diploman var, öğretmensin. Keşke senin bildiklerini bilebilseydim.”
“Adam olmak başka şey ama,” dedim yavaşça. “Bunu hayal bile edemezsin. Bunun için şans ister, cesaret, istek ister. Her şeyden önce de cesaret. Sanki başka hiç kimse yokmuş gibi yalnız kalabilme ve yalnızca işini düşünebilme cesareti. İnsanlar senin yaptıklarını önemsemeseler de korkmamak gerekir. Bunun için yıllan verebilmek, hatta ölebilmek gereklidir. Öldükten sonra, şansın varsa adam olursun, adın anılır.”
“Hep aynısın,” diye fısıldadı Cate. “Benim tek istediğim, Dino hayatta iyi bir yer edinebilsin, köpek gibi çalışmak zorunda kalıp bana lanet etmesin.”
“Eğer devrime gerçekten inanıyorsan,” dedim ona,
“sana emekçi bir evlat yetmeli.”
Cate buna alınarak söylendi. Sonra bana, “Okuyup senin gibi olsun isterim Corrado,” dedi. “Bizim gibi zavallıları da unutmasın.”
O gece Elvira beni dış kapıda bekliyordu. Yemek yedin mi, diye sormadı bile. Kendimi tehlikeye atıp, ona acı çektirmiş bir sorumsuzmuşum gibi soğuk davrandı bana. Torino’da ne yaptığımla bile ilgilenmedi. Bana her zaman iyi davrandıklarını, onların da biraz anımsanmaya hakları olduğunu söyledi. Kimle gezmek istediğime ben karar verebilirdim tabii, ama en azından onu haberdar etmeliydim.
“Ne hakkıymış o?” dedim kuru bir ses tonuyla. “Kimsenin halkarı yoktur. Yalnızca ölmeye hakkımız var. Bütün bu olup bitenden sonra!”
Elvira benim ardımdaki karanlığa dikmişti gözlerini, susuyordu. Korkuyla, yanaklarının gözyaşlarının ıslaklığıyla parladığını fark ettim
O zaman bütün sabrım taştı.
“Bu dünyada tesadüfen bulunuyoruz,” dedim. “Baba, anne, çocuklar, herkes bir rastlantı sonucu burada. Boşuna ağlıyorsun.
1 comment