“Burada bir felaket var, eminim. Tehlike çocuklar. Siz biliyor musunuz, çocuklarla konuştu mu?”

“Bunu size yalnızca Lucini söyleyebilir. Hep kol kola geziyorlar.”

“Tamam yeter,” diye atıldı. “Lucini’yi bu işe karıştırmayalım.”

“Nedenmiş o?” dedim alaycı bir tonla. O zaman müdür suskun ve düşünceli baktı. Dönüp masasının arkasındaki yerine oturdu, ellerini kavuşturdu ve göbeğine koydu. Sanki teslim olmuş gibiydi.

“Sizinle açık konuşacağım,” dedi yavaşça. “Bu sıralarda hepimizin sinirleri gergin. Bir öğretmenin bir meslektaşına söyledikleri, bir odada baş başa konuştuklarımız, buradan çıkmaz. Hepimizin bir aile olduğuna inanmaya cesaret ediyorum. Ama bir görevimiz, tamamlanmak isteyen bir misyonumuz var. Çocuklara, ailelere, ve hatta bu zavallı ülkenin ulusuna karşı bir örnek oluşturmalıyız, anlatabiliyor muyum? Atakça davranışlarda bulunmak, durumumuzu tehlikeye sokacak adımlar atmak... vicdan konusunda sonradan konuşuruz isterseniz... etkili olabilir... dikkat çekebilir, ortalığı karıştırabilir. Pek çok kişinin gözleri, yalnızca çocukların değil, bizim üzerimizde... Anlatabiliyor muyum?”

Vicdandan söz etmedik. İkimizin de işine geliyordu. Ona Castelli’yi dilekçesini geri almaya razı edeceğim konusunda söz verdim. Oysa Lucini’ye gittim ve ciddi ciddi, sağlığı nasıl, diye sordum. Lucini ne dediğimi anladı ve alındı. Bana terlikle gezilecek zamanın olmadığını, karaciğeri hasta olanın kendini tehlikeye sokabileceğini söyledi.

“Nasıl bir tehlikeye girmek?”

“Bu savaş,” dedi bana, “anlaşılamadı. Çürük bir rejimle yola çıktık. Herkes ihanet ediyordu, hâlâ da ediyor. Ateş sınavında herkesin rengi belli oldu. Bir devrim yaşamaktayız. Geç kalmış bu cumhuriyet...”

Pek önemli şeyler söylemedi, ama konuştu, bitirdi. Anafıkir, zamanın az kaldığı, savaşta bir taraf tutmak gerektiği, devrimi yapıp barışı getirecek o karşı tarafın yanında yer almak gerektiği şeklindeydi.

“Peki kim kazanacak?” diye homurdandım. Bana şaşkınlıkla baktı ve omuzlarını üşürmüş gibi öne büzdü.

Castelli’ye evine kadar eşlik ettim, ona müdürün korkularından söz ettim.