Cate, onu daha cesur yetiştirmek, olayları kendi başına anlamasını sağlamak, karar verme süresi tanımak gerektiğini, ama bunu başaramadığını söyledi. Nine onu bazen ayine götürüyordu, kilisedeki derslere gönderiyordu. Ben de ona çocukların hiçbir şeyden haberi olmadığına göre, nasıl bir yol izleyeceğine karar vermek gerektiğini söyledim. Din dersine gönderip göndermemek onun seçimiydi. Öğrenmek için onlar bir istekte bulunmuyorlardı nasıl olsa.

“Hiçbir şeye inanmamak da dindir,” dedim. “Bu tip şeylerden kaçış yoktur.”

Ama Cate, bir çocuğa her iki düşünce yolunu da gösterip, seçmesini beklemek daha doğru olur diyordu. Bu güldürdü beni, o da gülümsedi, ben ona, “İyi bir Hıristiyan yetiştirmenin yolu, ona inançsızlığı öğretmektir ya da tam tersi,” dedim. “Doğru,” diye bağırdı, “gerçekten doğru.” Benim bahçe kapımda durduk, köpek üstüme atlamıştı çoktan, bu konuda bir daha da konuşmadık. Ertesi akşam onu otobüs durağında göremedim.

Tam da o gün Dora’dan öte gidip ötekileri görmeyi koymuştum aklıma. Sonra soğuk ve yolun uzunluğu nedeniyle vazgeçmiştim. Çıplak ağaçların altından yürürken Castelli’yi ve konuşmalarımızı düşündüm. Elvira, bir delikanlının beni Fontane’ye çağırdığını haber verdi. Kim olduğunu bilmiyordu. Karanlık basmadan, hemen çıktım. Elvira’nın bu şekilde haber almasına canım sıkılmıştı. Arkamdan seslenerek akşam yemeğine döner miyim diye sordu.

Fonso ve Giulia dışında herkes oradaydı. Kapıda karşılarken Nando tedirgin bir baş hareketi yaptı. Masaların üzerinde, bahçede, bavullar ve çıkınlar gördüm. Herkes mutfakta döneniyor, Dino bir elma kemiriyordu.

Cate beni görünce, “Ah, neyse geldin,” dedi. Beni Dora’dan öte gitmemem için uyarmak istemişlerdi. “Alçaktan uçuyorlar,” dedi Nando. “Başlanıyor artık.”

“Hayır, Fonso dağda,” dediler. “Giulia’yı bugün Almanlar yakaladı.”

Korkmadım. Yüreğimin bin parça olduğunu hissetmedim. Aylardır bu ânı, bu darbeyi bekliyordum. Ya da belki bir şey gerçekten başlayınca daha az korkuluyor, çünkü artık o belirsizlik ortadan kalkıyor. Onların heyecanı bile korkutmadı beni.

“Kadınlar,” dedim, “genellikle daha kolay kurtulurlar.”

Beni yanıtlamadılar. Asıl sorun başkaydı. Acaba onu öylemesine mi tutuklamışlardı, yoksa ev bir süredir gözleniyor muydu? Fabrikada pek çok kişi tutuklanmış ve pek çok malzemeye el konmuştu. Giulia da bazı arkadaşlarıyla avluya çağrılmış, sonra bir kamyona bindirilmişti.