Peki! Baklaları aldın, sonra?”
“Siğilleri temiz bir bıçakla kesip kanatacaksın. Çıkan kanı, birer birer ortasından böldüğün baklaların üzerine süreceksin. Sonra bir çukur kazıp kanlı baklaları çukurun içine gömeceksin, aysız, karanlık bir gecede olacak ama bu işler. Birkaç saat sonra, ellerinde siğil miğil kalmaz... Ancak özel duası vardır bunun!..”
“Nasıl bir dua Huck?”
“Baklayı çukura gömerken, şöyle mırıldanacaksın: Ey baklalar baklalar / Verdim size kanımı / Siğille dolsun çukurlar / Alma benim canımı...”
“Peki, kedi ölüsüyle siğiller nasıl geçiyor?”
“Daha önce de söyledim ya sana Tom, kediyi alacaksın, gece yarısı, gömütlükte kötülüğü ile tanınmış bir ölünün gidip dikileceksin başına... Tam gecenin ortasında... Başına iki, belki de üç Şeytan üşüşür bir anda... Sen onları göremezsin ama; konuşurlar, seslerini duyamazsın... Hafif bir rüzgar eser tatlı tatlı, rüzgarın sesini duyarsın yalnızca... Şeytanlar ölüyü alıp götürürken, sen de kediyi Tom, elinden çukura fırlatıp şöyle bağırırsın; Şeytan cesedi izler / Kedi şeytanı / Kediyi siğil izler... / İlişkimi kestim sizlerle / Hepinizin canı cehenneme / Defolun, defolun sizi yezitler!..”
TOM OKULDA
Tom keyifle okula daldı. Şapkasını koridordaki askıya astı. Sınıfa girdi, hemen yerine geçti. Dershanenin sessizliği Tom'un içeri girmesiyle bozulmuştu. Öğretmen sinirle, yerinde doğruldu:
“Thomas Sawyer, bugün de geç kaldın, özür dilemeden yerine nasıl oturursun!..” diye sordu.
Tom bir yalana sığınmayı düşünerek ayağa kalkarken, o anda sarı bir çift saç örgüsü gözüne çarptı. Yalan söylemekten vazgeçti.
“Huckleberry Finn'le konuşurken geç kaldım efendim...” dedi!
Öğretmen bu yanıttan şaşırmıştı. Öğrenciler arkadaşlarının delirmiş olduğunu düşündüler:
“Hucklebery Finn ile mi konuştun? Bu açıklaman beni şaşırttı doğrusu... Çabuk ceketini çıkart.”
Öğretmen Tom'u bir temiz dövdü. Sonra, ceza olarak da kızların yanına oturttu. Sınıfta herkes kıkır kıkır gülüyordu.
Tom onlara aldırmadı. Boş bir sıranın ucuna yerleşti. Yanındaki kız gülümsüyordu; yavaşça öteye kaydı, Tom'un kendisine baktığını görünce dilini çıkarıp sırtını döndü. Başını çevirdiğinde önüne bir şeftali konmuş olduğunu gördü. İstemiyorum anlamında elinin tersiyle itti, Tom şeftaliyi alıp yerine koydu. Taş tahtasına, Lütfen al, bende daha var,” diye bir not yazdı. Kız yazılanı okudu, ama hiç aldırış etmedi. Sonra Tom taş tahtasını gizleyerek, yeniden, bir şeyler yazmaya başladı. Kız hala hiç aldırmıyor görünüyordu, Tom yazıp çizmeye devam etti, derken kız dayanamayarak, “Ne yazıyorsun, bana da göstersene...” diye yavaşça sordu.
Tom elini kaldırdı. Bacasından kıvrıla kıvrıla dumanlar çıkan pek biçimsiz bir ev resmi çizmişti. Kız şeftaliyi unutup bir an resme baktı sonra dostça fısıldadı:
“Çok güzel çizmişsin, bir de adam çizsene...”
“Ben hiç resim yapamam ki...”
“Ben sana öğretirim.”
“Hemen öğle tatilinde istersen.
1 comment