Bunların dışında, Sir Thomas More'un yazdığı ya da ona yazılan iki yüze yakın mektup da vardır elimizde. More, vatan haini olmakla suçlanıp, ölüm cezasına çarptırıldığı için, bu mektupları saklamak tehlikeli bir işti aslında. Ne var ki yakınları, özellikle büyük kızı Margaret, damadı Roper ve kız kardeşinin oğlu Rastell, tehlikeyi göze alıp, mektupları güvenilir yerlerde sakladılar. Bunların büyük bir bölümü, o sırada okumuş insanların ortak dili olan Latinceyle yazılmıştı. İleride göreceğimiz gibi, mektupların en ilginçleri, More'un Erasmus'a ve Erasmus'un More'a yazdıklarıdır. Thomas More, 7 Şubat 1478'de Londra'da doğdu. Sekiz yaşındayken girdiği St. Anthony okulunda dört yıl okuduktan sonra, babası onu Kardinal Morton'un evine yerleştirdi. Bilgisini görgüsünü artırmak amacıyla çocuklarını başka bir ailenin yanına vermek, İngilizler'in bir geleneğiydi o sıralarda. En soylu ve varlıklı aileler bile bu geleneğe uyar, çocuklarının eğitimi açısından daha yararlı bulurlardı bunu. On beşinci yüzyılın sonlarına doğru İngiltere'de yaşayan bir İtalyan diplomatı, İngilizler'i bu bakımdan ayıplar; kendi çocuklarını bir yabancının evine gönderip, yabancı çocukları kendi evlerine aldıkları için, onları sevgiden yoksun olmakla suçlar. Oysa More ile babası arasında büyük bir sevgi vardı. More, hukuk merakını da, tüm Avrupa'ya ün salan neşesini ve şakacılığını da, kendi gibi yargıç olan babasından almıştı herhalde. Anlatıldığına göre, üç kez dünya evine giren babasının, evlilik konusunda karamsar olduğu kadar da eğlenceli bir görüşü varmış: Kendine eş seçen adamı, içinde yedi tane zehirli yılanla bir tek lezzetli yılan balığı bulunan bir torbaya elini daldıran bir kişiye benzetir, yılanlar sokmadan balığı yakalayabilmesi için, bu adamın elinde ancak yedide bir olanak bulunduğunu söyleyip dururmuş. Thomas More, Kardinal Morton'un evinde çok yararlı birkaç yıl geçirdi; çağın başta gelenlerini yakından tanımak, değişik konularda geniş bilgi edinmek olanağını buldu. İleride göreceğimiz gibi, Utopia'nın birinci bölümünde, Raphael Hythloday'i sözcü olarak kullanıp, Kardinal'i bir hayli över. Daha sonraları More gibi "Lord Chancellor"luğa yükselen Kardinal Morton da More'a hayranmış. Sofrada hizmet eden çocuğu konuklarına gösterip, "Şu küçük yok mu, eşsiz bir insan olacak günün birinde, göreceksiniz," dermiş. Roper'in anlattığına göre, güler yüzü ve zekâsıyla Kardinal'in evini canlandıran genç Thomas, dışardan çağrılan tiyatro kumpanyaları sahnedeyken oyuncular arasına karışır, tuluat yaparak öyle güzel oynarmış ki, en usta oyunculardan daha da çok alkış toplarmış.
Thomas More on dört yaşına gelince, Kardinal Morton onu Oxford'a gönderdi. More orada, Linacre, Grocyn ve Colet gibi çağın en ünlü Hümanistlerinin öğrencisi olarak, iyice bildiği Latincesini ve özellikle Yunancasını ilerletti. Üniversiteden ayrıldıktan sonra da, Yunanca üstüne çalışmalarını hiçbir zaman bırakmadı. John Lily'yle birlikte birçok Yunanca şiiri, Erasmus ile de Lukianos'un bazı parçalarını İngilizceye çevirdi.
Latince, Katolik Kilisesi'nin dili olduğu için, eğitime çoktan yerleşmişti. Ama o sıralarda bilgi düşmanı kimi din adamları, Yunanca eğitimini baltalamaya çalışıyorlardı. More ömrü boyunca cephe aldı bu çeşit din adamlarına karşı. Hümanistlerin verimli ve rahat çalışabilmeleri için her zaman elinden geleni yaptı. Oxford ile Cambridge'in öğretim üyelerini ve öğrencilerini daha yakından tanıyabilmek, sırasında onları koruyabilmek amacıyla, kendi isteğiyle onursal bir görev aldı; "High Steward" olup, bu iki üniversitenin adliyeyle ilgili işlerine baktı. Damadının anlattığına göre, More'un bilgiye karşı öyle büyük bir saygısı varmış ki, Oxford ya da Cambrigde'den gelenlerle herhangi bir konu üstüne tartışırken tam haklı çıkacağı, karşısındakini mat edeceği sırada, bu bilginleri güç duruma düşmekten kurtarmak için, hemen yenilmiş görünüp, başka bir konuya geçiverirmiş.
Erasmus'un bir mektubundan anlaşıldığına göre, More, Oxford'da kalıp, Yunanca ve felsefeyle ilgili çalışmalarını sürdürmek istiyordu. Ne var ki, yargıç olan babası, onu kendi mesleğine yöneltmek niyetindeydi. Böylece, More, Oxford'da ancak iki yıl okuduktan sonra, o sıralarda bir çeşit Hukuk Fakültesi yerini tutan New Inn ve Lincoln's Inn'de hukuk öğrenimi yaptı ve 1501'de, yani23 yaşındayken Baro'ya girdi.
Çağımızın İngiliz tiyatro yazarlarından Robert Bolt, A Man for All Seasons adıyla, Sir Thomas More'u ele alan ve İngiltere'de, Amerika'da ve Fransa'da büyük ilgiyle seyredilen, hatta filmi bile yapılan bir oyun yazdı. Bu oyunun kişilerinden Kardinal Wolsey, çok yerinde bir söz söyleyerek, "More, siz rahip olmalıydınız" der.
1 comment