Hattâ bir bakıma, bir azize olan, ama bunu dayıma fazlasıyla hissettiren yengemden daha iyi yüreklidir. Ne var ki feci bir kocadır; karısını daima aldatmış, aşağılamış, ona karşı kabalık etmiş ve parasını esirgemiştir. Yengemin onu terk etmesi o kadar doğal ki, rivayet doğru olabilir, ama aynı nedenle yalan da olabilir, çünkü böyle bir şeyin akla gelip söylenmesi çok doğal. Üstelik bunca zaman kocasına katlandı. Aslında biliyorum, birçok şey yanlış olduğu halde duyurulur, yalanlanır, ama daha sonra da gerçekleşir." Bu sözleri üzerine, kendisinin Mlle de Guermantes'la evlenmesi hiç söz konusu oldu mu diye sormak geldi aklıma. İrkilerek katiyen söz konusu olmadığını, yüksek sosyeteye özgü, ara sıra, nedendir bilinmez ortaya çıkan, aynı şekilde silinip giden, yanlışlığı, inanmış olanları daha tedbirli kılmayan ve yeni bir nişan, boşanma veya siyaset dedikodusu çıktığında ona da hemen inanıp yaymalarını engellemeyen dedikodulardan biri olduğunu söyledi.

Aradan kırk sekiz saat geçmemişti ki, öğrendiğim bazı bilgiler, Robert'in, "Cepheye gitmeyen herkes, korkuyor dernektir," cümlesini tamamen yanlış yorumlamış olduğumu kanıtladı. Saint-Loup, bu sözleri, ilginç bir konuşma yapmış olmak için, psikolojik bir özgünlük sergilemek için söylemişti; kendi gönüllü başvurusunun kabul edilip edilmeyeceğinden emin değildi çünkü. Ama bu arada, kabul edilmek için elinden geleni yapıyordu; bu açıdan, kendince kelimeye kattığı anlamıyla pek "özgün" değil, tam anlamıyla Saint-Andredes-Champs tarzında Fransız'dı; o dönemde ister soylu olsunlar, ister burjuva, isterse serf, bütün Saint-Andre-des-Champs tarzı Fransızların sahip olduğu en yüce meziyetleri Robert içinde barındırıyordu; aynı ailenin aynı derecede Fransız iki kolu olan soylulara saygılı serflerle soylulara başkaldıran serfler, yani Françoise koluyla Morel kolu, yeniden aynı doğrultuda birleşmişti, o da cepheydi. Bloch, (aslında hiç de milliyetçi olmayan) bir "milliyetçi"nin, korkaklığını itiraf etmesine bayılmıştı; Saint-Loup cepheye gidip gitmeyeceğini kendisine sorduğunda ise, Bloch, bir başrahip ifadesi takınarak, "Miyop," demişti.

Ne var ki, Bloch, birkaç gün sonra, çıldırmış bir halde ziyaretime geldiğinde, savaş hakkındaki fikirleri tamamen değişmişti. "Miyop" olduğu halde, askere alınabileceğine karar verilmişti. Kendisini evine geçirdiğim sırada, Saint-Loup'yla karşılaştık; Milli Savunma Bakanlığı'nda bir albaya takdim edilmek üzere, eski bir subayla buluşacaktı; "M. de Cambremer," dedi. "Doğru ya! Senin eski ahbabındır. Cancan'ı sen de benim kadar tanırsın." Kendisini de, karısını da tanıdığımı ve pek takdir ettiğim kişiler olmadıklarını söyledim. Ama kendilerini ilk görüşümden beri, Schopenhauer'ı derinlemesine bilen Mme de Carnbremer'i, her şeye rağmen dikkate değer, en azından kaba saba kocasına kapalı olan aydın bir çevreye dahil bir kadın olarak görmeye o kadar alışmıştım ki, Saint-Loup'nun cevabı ilk anda beni şaşırttı: "Kadın salağın tekidir, ne desen haklısın. Ama adam harika bir insandır, eskiden çok yetenekliydi, hâlâ da çok hoştur." Saint-Loup'nun Mme de Cambremer'i "salak" diye nitelendirmesinin sebebi, muhtemelen markizin yüksek sosyeteye girme konusundaki çılgınca arzusuydu: yüksek sosyetenin en acımasızca yargıladığı özellik. M. de Cambremer'in meziyetlerinden bahsederken de, muhtemelen, markinin annesinin, ailenin en iyi ferdi diye değerlendirdiği oğlunda bulduğu meziyetleri kastediyordu. M. de Cambremer, düşesleri umursamıyordu hiç değilse; ne var ki, bu tür bir "zekâ", düşünürlere özgü zekâdan, halkın zengin bir adama "servet yaptığı" için atfettiği "zekâ" kadar farklıdır. Her şeye rağmen, Saint-Loup'nun sözleri, özentiyle aptallığın benzeştiğini ve sadeliğin de, biraz gizli olmakla birlikte hoş bir yanı olduğunu hatırlattığı için hoşuma gitmemiş de değildi. Gerçi M. de Cambremer'in bu hoş yanını değerlendirme fırsatım olmamıştı. Ama zaten bu da, bir insanın, değer yargıları bir yana da bırakılsa kendisini yargılayan kişilere bağlı olarak, birçok farklı insan olduğunu gösteriyordu. Ben M. de Cambremer'in sadece dış kabuğunu tanımıştım. İçindeki hoşluğu, başkaları teyit ettiği halde, ben bilmiyordum.

Bloch evinin önünde bizden ayrılırken Saint-Loup'ya karşı hınçla dolup taşıyordu; onun gibi apoletleri sırmalı züppelerin genelkurmayda caka satıp kendilerini tehlikeye atmadığını, ama kendisinin, ikinci sınıf rütbesiz er sıfatıyla, "Wilhelm yüzünden postu deldirmeyi" istemediğini söyledi. Saint-Loup, "İmparator Wilhelm'in ağır hasta olduğu söyleniyor," diye cevap verdi. Borsayı yakından takip eden herkes gibi Bloch da, sansasyonel haberlere kolayca inanırdı; "Hattâ öldüğü iddia ediliyor," diye ekledi. Borsada, ister VII.